Özlem Ceyhan

Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım.
Reklam
"Palavra. Tanrıça kurabiyeyi kapattı ve sepetine attı. "Sanırım Romalı olduğunuz için Tyche'yi Fortuna olarak biliyorsunuz. Diğerleri gibi, O da berbat bir durumda. Ben mi? Ben bunlardan etkilenmem. Bana hem Yunanlılar hem Romalılar Nemesis der. Ben değişmem. İntikam evrenseldir.
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne şöyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat, bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mydi? Zannetmem, Kâmran. Ben küçük, cahil bir kizim. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım Bu kadar.
Sayfa 479Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
'Bana teşekkür etme. Çünkü ben sana iyilik etmiyorum. Kızmıştım, doğru ama senden vazgeçebileceğimi nasıl düşünürsün? Yağmur yağmadığı için toprak buluttan vazgeçebilir mi? Ona gülümsemiyor diye anne yavrusundan vazgeçer mi? Tarla tohumdan, başak güneşten, böcek çiçekten vazgeçer mi? Benim senden vazgeçeceğimi nasıl düşünürsün?"
Pisiris'in söyledikleri doğruydu, ben bu ülkenin en ivi yetiştirilmiş adamıydım. Bilgiliydim, sadıktım, çalışkandım, uysaldım ama bunların ne yararıı görmüştüm? Büyükbabam da öyleydi, babam da, onlar ne yararını görmüşlerdi? Babam yazmanların tanrıların kalemi olduğunu söylemişti. oysa biz, akıllı ya da aptal, korkak ya da cesur, bilgili ya da cahil kralların kendi aralarında oynadıkları kanlı oyunlarda birer dama taşı olmaktan başka bir işe yaramamıştık. Ama krallar da tanrıların elinde birer oyuncak değil miydi? Tanrı lar da kralları istedikleri yazgıyla ödüllendirip cezalandımıyorlar mıydi? Kimin savaşı kazanacağına, kimin yenileceğine onlar karar vermiyor muydu? O zaman suçlu olan krallar değil, tanrılardı.
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam