Her gün oku.Her şeyi oku.Ağaç olmak nasıldır,Van Gogh olmak nasıldır, İkinci Dünya Savaşı’na katılmış olmak nasıldır?Öğren.Bir gün hepsi,bir yapboz gibi,birleşip sana inanılmaz gerçekleri gösterecek.-Nil Karaibrahimgil-
Canım istediğinde saçmalayamayacaksam, bağımsız bir kız kurusu olmanın ne anlamı var? Üstelik kimseye bir zarar verdiğim yok.İnsanın bazı özgürlükleri olmalı.Bazen 'mış gibi' yapmazsam nefes alamayacak gibi hissediyorum.
"Eğer arkadaşlarımız varsa onlarda sadece en iyi olanı ortaya çıkarmalı ve kendi içimizdeki en iyiyi onlara vermeliyiz, sizce de öyle değil mi? O zaman arkadaşlık dünyadaki en güzel şey olurdu"
"Ben hayata biraz güzellik katmak istiyorum," dedi."İstediğim şey tam olarak, insanları daha falza bilgi sahibi yapmak değil...Gerçi bunun hayattaki en asil amaç olduğunu biliyorum ama ben istiyorum ki insanlar benim sayemde daha güzel vakit geçirsinler...
Benim doğmamış olmam durumunda asla hissetmeyecekleri bir keyif ya da mutlu bir düşünceye kapılsalar harika olurdu."
... bazı düşüncelerimi kağıda aktarmaya çalışıyorum ama istediğim gibi olmadı.Beyaz kağıt üzerine siyah mürekkeple yazınca çok saçma ve donuk görünüyorlar.Düşünceler tıpkı gölgeler gibi...Onları kafese kapatamıyorsun, ele avuca sığmayan dans eden şeyler.
Sayısız şey görmüştü ama bütün bu gizemler hiç ilgisini çekmemişti.İçlerinde kendi gizemi yoktu.Kendi gizemini bulmadığı için de diğer bütün gizemler dilsiz kalmıştı.
Hayatım çalındı benim,kim çaldı bilmiyorum.Ve artık hayat falan istemiyorum.Bir zamanlar bir hayatım olmasını bile istemiyorum.Bu konuda hiçbir sey yapamazsınız."
Parlaklık bütün renkleri öldürüyor, geriye yalnızca beyaz yüzeyler ile siyah gölgeler kalıyordu: ışığın göz alıcı,dayanılmaz, canice iskeleti, kozmik bir kaynak makinesinin kötücül pırıltısı.
... artık taşımadığını sandığı tüm umutları, sıcak bir gözyaşı seli gibi ansızın içinden taştı.Sıcaklığın kemiklerinden yükseldiğini hissetti,sıcaklık uzuvlarına,göğsüne,boğazına,gözlerine aktı.Artık eve dönüşünün ancak şimdi başladığını biliyordu.