360 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Geçmiş, sen izin verdiğin sürece yaşamaya devam eder.
N. G. Kabal
N. G. Kabal
Gençlik Serüveni - 00.00 Biri Sizi Düşünüyor İnsan geçmişini, yaşadığı acıları, yaptığı hataları nereye kadar kalbinde taşıyabilirdi? Nereye kadar kendini bir karanlığa hapsedebilirdi? O kendini hapsettiği çıkmaz sokakla, kırılmaz sandığı duvarları ile ne kadar başa çıkabilirdi? Bu kitapta cevaplarını aradığım asıl sorular bunlardı.
00:00 Biri Sizi Düşünüyor (Cep Boy)
00:00 Biri Sizi Düşünüyor (Cep Boy)N. G. Kabal · Martı Yayınları · 20227,3bin okunma
Eğitimde Aşırı Standardizasyon
Günümüzde eğitim takvimi olabildiğince katı. Akademik dönem eylül ayında başlıyor. Bunun nedenini anlayabilmek için, okul kurumunun ortaya çıktığı döneme geri gitmek gerek. Nüfusun önemli bir kısmının kırsal kesimde yaşadığı dönemde çocuklar ailelerine üretimde yardımcı olurlardı. Üretimin en yoğun olduğu dönem ise yaz ve güzdeki hasat dönemi olurdu. Aileler çocuklarını hasat toplanmadan okula göndermek istemedikleri için okulun başlangıcı eylül, hatta bazen ekim ayına kalırdı. Aradan çok zaman geçti, nüfusun büyük kısmı şehirlere taşındı ve tarımla yaşamını kazanan nüfus gelişmiş ülkelerde yüzde 2-4 civarına düştü ama okulları eylülde açma âdeti değişmedi. Okul başlangıcı senede bir defa olduğundan, bazı çocuklar okula geç, bazıları ise erken yaşta gitmek durumunda kaldılar. Okulun temel prensibi standardizasyondu. Ders süreleri, ders araları, günlük ders sayısı, dönemdeki hafta sayısı hep standardize edildi. Örneğin bugün Avrupa'da (Bologna süreci sonrasında) tüm üniversite sömestrleri 14 hafta, ABD'de ise tüm sömestrler 15 hafta. İki kıtada da ilk dönem Noel tatiliyle bitiyor, ikinci dönem ise baharın başlarında bitiyor. Peki neden her ders için 14 veya 15 hafta gerekiyor? Neden bazı dersler dokuz haftalık, bazıları ise 18 haftalık olamıyor? Düşünebiliyor musunuz, dünyadaki bilgi birikimini ister temel bilimler de ister tıpta ister sosyal bilimlerde ister mühendislikte olsun hep 14-15 haftalık paketler halinde verebiliyoruz. Bilgiyi ölçüp biçip 14-16 haftalık paketlere sığdırmışız. Bu bana hiç mantıklı ve makul gelmiyor.
Sayfa 147
Reklam
Uykuları sevmediğim dönemlerde en çok uyuyandım. Başımın ağrısı ile ilaç içmeden saatlerce sesli müzik dinlediğim zamanlardaydım. Bedenim tir tir titrerken soğuğa aldanmadan üzerimdeki gömlekle dışarda gezendim. İçmekten dalağımın şiştiğini bilmeme rağmen o ağrıyla kilolarca dondurma yiyendim. Ben hep zıttımı yaşayndım. Şimdi ellerim direksiyonda kapında durmuş seni bekliyorum. Yanımdaki koltukta şişeler, paketler. Bekliyorum seni. Gelmeni. Gelmeyeceğini bildiğim halde bekliyorum. Sevmeyeceğini bildiğim halde sevdiğim gibi. Görmeyeceğini bildiğim halde sana aşık olmam gibi. Mutluluğu yaşadığın her dakika da ben ölüyordum. Senin huzurlu dakikalar geçirdiğin her an ben kendimi burada hırpalıyordum. Senin aşkla baktığın gözler benim sonum oluyordu. Ben hep ölüyordum.
Sizce?
Şu çiğdem kabuklarınıda bir noktada anlarımda şu Pet şişeleriniz,soda şişeleriniz ve adını sayamadığım bir sürü içecek çöpünüz,paketler,torba,sigara izmariti... doğada hemen kaybolmuyor bilin istedim ne kadar rahatlıkla atıyorsunuz çöplerinizi bu nasıl pisliktir,rezilliktir sizin çöplerinizden gına geldi evinize atın çöplerinizi dışarıya değil!!
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler Trenler tıklım tıklım Trenler cepheye giden trenler gibi İşçiler Almanya yolcusu işçiler Kadınlar Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi Ellerinde bavullar, fileler Kolonyalar, su şişeleri, paketler Onlar ki, hepsi Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Edip Cansever
Edip Cansever
Aşk her zaman güzel paketler içinde gelmez.
Reklam
662 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.