Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müslüman devletler seyrediyor. Daha doğrusu devlet diyeceğim bir yer yok. Türkiye biraz o şahsiyeti koruyor. Ama maalesef diğer Müslüman ülkelere devlet diyemiyorum. Hepsi başkasının emrinde, görüyorsunuz. Pakistan'da bir Hoca çıktı, hemen devirdi. Mısır'da çıktı, askerler devirdi. Biladüşşâm dediğimiz bölgede Orta Şarkta bir şeyh çıkıyor, mevcut devleti deviriyor...
375 syf.
·
Puan vermedi
Bin tane iste, senin için yakalayayım !
Süper sürükleyici olduğunu bilmiyordum. Kitap ikisi de Afkanistanlı olsa da etnik kökeni farklı olan iki çocuk arasında geçiyor. Emir, Afganista'nın güneydoğu ve Pakistan'ın kuzeydoğu bölgesinde yaşayan İranlı bir ulus yani peştunken Hasan ise kökenleri Moğollara dayanan bir hazara. Nüfusun azınlığını oluşturan hazaralılar toplumda ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Kitapta iki çocuk arasında farklı etnik kimliklerinin etkileri açık bir şekilde ifade edilmiş. Bu kurgusal metinde beni etkileyen şeylerden biri hemen hemen aynı yaşlarda olan çocuklardan birinin diğerine hizmet etmesi (her anlamda) ve bunu yaparken kendini onun en yakın arkadaşı zannetmesi. Çocuklar arasında bile bulunan bu kibir durumu insani bir şey mi ? Bana ağır geliyor açıkçası. Neyse uçurtma festivali sonunda Hasan'ın başına gelenlere şahit olan Emir'in küçük yaşta bu kadar hırs ve bencilliğe sahip olması... Sonrasında hayatı boyunca süren bir pişmanlık. Olanlar olduktan sonra ne durumu yaşayan ne de ona şahit olan aynı olmamalı zaten. Hasan'ın gülüşü gözükmüyor kitapta bir daha mesela belki de ölüyor çünkü insan öldüğünü hissediyor böyle durumlarda. Zaten bir insanı öldürdüğün zaman, yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Umarım anlıyoruzdur ?
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,6bin okunma
Reklam
Tarih Bölümü mezunu olduğumu belli etmemeliyim, belli etmemeliyim, belli etm...
"Müntekim Gıcırbey'le 29 Mayıs günü tanışmıştım. Atını denize koşturan Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusu, gemileri karadan Haliç'e sürüklüyordu [1454]. Adolf Hitler Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in tavsiyesiyle, işgal altındaki Paris'te yaşayan tüm Yahudilerin sol göğüslerine sarı yıldız takmalarını emretmişti [1942]. Edmund Hilary ve Tenzing Norgay, Everest'in zirvesine [8 bin 850 m.] ulaşmışlardı. [1953]. Askerî darbeden sonra tutuklanan İçişleri Bakanı Namık Gedik, Ankara Kara Harp Okulu binasındaki hücresinin penceresinden atlayarak şüpheli bir biçimde intihar etmiş, kaldırımda yatıyordu [1960]. Pakistan'ın doğusunda çıkan kasırgada ölen 10 bin kişinin cesetleri etrafa saçılmıştı [1963]. Almanya'nın Solingen kentinde Türklerin yaşadığı bir apartman Neonaziler tarafından kundaklanmış; üçü çocuk, beş Türk yanarak ölmüştü [1993]."
Sayfa 235Kitabı okudu
Eğen Komünizm yasaksa İslam her yerde iki defa yasaklanmıştır. Ona saldırmak yasak fakat onu tebliğ etmek ve kamu ve siyasi hayatta onu gerçekleştirilmesini de istemek yasaktır. Bugünkü Müslüman ülkelerin çoğunda İslam fikrinin bulunduğu bu çaresiz durum her türlü gerçek ilerlemeyi ve çıkış yolunu bloke eden en önemli etkendir. Fakat hadiselerin gerçek hareketi ile alakalı olarak bu yasaklar çok da bir şey ifade etmezler. Beklemediğimiz en sık da yasakladığımız şey gerçekleşecektir. Söz konusu ikilem kesinlikle yerel ve geçici bir şey değildir. Bu ikilem sadece bir Müslüman ülkesi veya bir bölge ile alakalı değildir. Onun önünde az veya çok Türkiye ve Fas, Pakistan ve Endonezya bulunmaktadır.
184 syf.
10/10 puan verdi
" Müslümanlar olarak öyle geniş bir ümmete sahibiz ki insan dünya Müslümanlarını keşfettikçe daha bir heyecanlanıyor, soluksuz bir şekilde bu asil topluluğun izini sürmek istiyor." ... Önsözde bulunan bu cümle kitabın yazılış gayesini ve içeriğini açıklıyor bize. O kadar farklı hayatlar mevcut ki dünyada, öğrendikçe önce hayret edip akabinde şükrediyor insan. Çok duyduğum lakin okumak nasip olmayan isimlerden biriydi Adem Özköse. Bu kitabından sonra diğer kitaplarını da listeme yazdım alınmak üzere İnşallah. Bir solukta okuduğum lakin bitmesini hiç istemediğim bir kitap oldu "Rotamız Alem-i İslâm" . "Ümmet Bilinci" nin anlamını ve önemi bir kere daha anlıyor insan kitap vesilesiyle. Tabi kitabın sayfaları sık sık ıslanabiliyor gözyaşıyla... İçeriğinden bahsetmek gerekirse, Filistin' e Özgürlük Konvoyu 'nun 34 gün süren Gazze'ye girebilmek için verdiği mücadeleyle başlıyor "Konvoy Günlükleri " başlığı altında. Sancak, Bangkok, Halep,Yemen, Pakistan, Keşmir, Tanzanya, Açe, Kosova ve en sonunda Türkmen Dağına yolculuk yapıyorsunuz. Ve kitabın sonuna geldiğiniz vakit yazar ile aynı duygulara sahip oluyorsunuz : "Yaşadığı bunca acıya, elindeki imkansızlıklara rağmen direnen, teslim olmayan ümmetimizle bir kez daha gurur duyuyorum. Kendi kendime "böyle kahraman bir ümmetin en basit bir ferdi bile olmak sana şeref olarak yeter" diyorum. "
Rotamız Alem-i İslam
Rotamız Alem-i İslamAdem Özköse · Pınar Yayınları · 2021319 okunma
"...aldığım en şaşırtıcı mektup, yakın zamanda hapisten kaçan bir Taliban önderinden geldi. Adı Adnan Reşit idi ve eskiden Pakistan Hava Kuvvetleri'nde görev yapmıştı. Başkan Müşerref'e suikast girişiminden dolayı 2003'ten beri hapisteydi. Taliban'ın bana eğitime yönelik kampanyamdan dolayı değil, "İslâmi sistemi sağlamlaştırmaya yönelik çabalarını yerdiğim için" saldırdığını söylüyordu. Vurulduğumu duyuncaşok geçirdiğini ve beni daha önceden uyarmış olmayı dilediğini yazmıştı. Pakistan'a dönersem, örtünürsem ve medreseye gidersem beni affedeceklerini de eklemişti"
Sayfa 380 - EpsilonKitabı okudu
Reklam
DİNNN'ler!!!
"Bütün okullarda, 'diniyat' adını verdiğimiz din bilgisi derslerinin yerini Islamiyet dersi almış. Pakistan'da çocuklar bugün de bu dersi görmek zorundalar"
Sayfa 45 - EpsilonKitabı okudu
336 syf.
·
Puan vermedi
İslam Dünyası Hamaseti
Oldukça önemli ve güncel bir konunun tarihsel açıdan ele alındığı harika bir kitap. Bir türlü toparlanamayan ve dinin siyasal çıkara alet edilen Ortadoğu'yu anlamak için okunması gereken bir eser. Hep hamasetle ele alınan İslam dünyası düşümcesini yazar özellikle son 150 yılını ele alıp inceliyor. Yazar İslam dünyası fikrinin modern bir kavram olduğunu söyleyip bunun ortaya çıkış nedenlerini tarihsel ve coğrafi koşullari göz önüne alıp irdeliyor. Osmanlı ve Hint kıtası. Sonra modern ülkeler Mısır, İran, Türkiye, Pakistan, Suud vb. Aslında İslam Dünyasında kaç ülkeye bölünmüş Kürtler özelinde dâhi "İslam Dünyası" kavramının kardeşler(!) arasında nasıl milliyetçi ihtiraslara kurban edilip siyasal çıkarlara alet edildiğini görmek dâhi bu kavramın ne jeopolitik ne de ahlakî bir çerçevesinin kalmadığını görmemize yeter. Yazar keşke bu örneklem üzerinde de dursa idi. Onun dışında kesinlikle okunup üzerinde tartışılması gerekli bir kitap. Çevirisi de oldukça güzel.
İslam Dünyası Fikri
İslam Dünyası FikriCemil Aydın · Alfa Yayınları · 202118 okunma
1920'lerde Hindistan'da İngiltere'den daha fazla film yapılıyordu, Filipinler gibi ülkelerde ise 1930'larda yılda 50'nin üstünde film çekiliyordu. Geniş bir çerçevede düşünüldüğünde aslında tüm dünyada imgesel filmlerinin çoğunu üretmiş olan ve bugün Üçüncü Dünya sineması dediğimiz şey, Birinci Dünya sinemasının marjinal bir uzantısı olmaktan çok uzaktır. TV için yapılan filmler hariç tutulursa, yılda 700 ile 1.000 imgesel film üretilen Hindistan dünyadaki imgesel filmlerin en önde gelen yapımcısıdır. Bir arada düşünüldüğünde Asya ülkeleri dünyada bir yılda üretilen filmlerin yarısını üretir. Burma, Pakistan, Güney Kore, Tayland, Filipinler, Endonezya ve hatta Bangladeş'te yılda 50'den fazla imgesel film çekilir. Egemen konumuna rağmen Hollywood ise dünya çapında yıllık imgesel film üretiminin yalnızca çok küçük bir kısmına katkıda bulunmuştur. "Standart" sinema tarihleri ve standart sinema teorisi ne yazık ki bu sinemasal bolluğun etkileri ile çok az ilgilenir. Hollywood merkezli formülasyon, Hollywood'dan daha fazla film üreten ve Hollywood'un devamlılık kodları ile melez estetik anlayışı ve yapım değerleri ile Hindu mitolojisinin hayalperestlik karşıtı değerlerini Hollywood'un salt taklidi ile bileştiren Hindistan'ın dev film endüstrisini küçültür. Sinema araştırmalarının Hollywood'a eleştirel yaklaşan kolu bile Hollywood'u bir olarak merkeze oturtup diğer bütün tarzları onun birer aksanı olarak değerlendirir. Bu çerçevede, avantgard sinema da Hollywood'un muallak bir alter egosu, bir egemen sinemayı reddiye festivali haline gelir.
Toprakları Amerika'nın Teksas eyaleti büyüklüğünde olan Afganistan, Çin, İran, Pakistan ve Rusya'yla komşudur ve topografyası erişilmeyi güç kıldığı için dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biridir. (...) Kabil ve birkaç önemli eyalet merkezi dışında, Afganlar yirminci yüzyılı yaşamıyordu.
Sayfa 90 - Varlık AnlatıKitabı okudu
Reklam
AS - The Adsız
AS’ 1.Bölüm, Orta Doğu’da Kanlı Bir Savaş … alıntı… Eski pikaba binip güneye, Pakistan sınırına doğru yol aldılar. Şehrin çıkışında Cevad, sert bir frenle aracı sarsarak adeta yolun kenarına attı ve Amerikan askeri konvoyunun geçişini beklediler. Yerli halk yıllardır, Amerikan askeri ülkelerinde kalsın fakat sokağa çıkmasın istiyordu. Giderlerse Taliban'ın başlarına tekrar musallat olacağından korkuyorlardı fakat her sokağa çıkışları da şovenist bir kaos yaratıyordu. Adsız, bir sigara yakıp dumanını camdan dışarı üfledi. Esen sıcak çöl rüzgarıyla terli yüzüne ince kumlar yapıştı. Boynundaki Peştu'n şalıyla yüzünü silip gözlerini kırpıştırdı. Cevad sıcaktan hiç etkilenmiyor gibiydi, misafirine bakıp bıyık altından güldü. Adsız, sigarasını arabanın yer yer boyası açılmış kaportasına bastırıp söndürdü ve izmariti sokağa fırlattı. (Siktiğimin samyeli!) Hangi aklıselim kişi Tanrı'nın belki yarattığına dahi pişman olduğu ve haliyle unuttuğu bu yerküre cehennemine, üstelik de bu cehennemin radikal zebanileri olan Taliban'ın elinden esir kaçırmaya güle oynaya gelirdi ki? Biraz gergindi elbette. Kırık dökük teybi kurcaladı, Ahmad Zahir'den bir şarkı çalsaydı hiç fena olmazdı, Peştu'nca konuşan bir Pakistan kanalına denk geldi, ya haber ya reklam saatiydi ki neredeyse yarım saat boyunca hiçbir müzik ezgisi dinleyemeden yol aldılar…
Pakistan'da trajik boyuttaki çocuk ölümleri
Ziya rejiminde Pakistan'ın savunma harcamaları iki katından fazla artmış, Güney Asya'daki tüm diğer ülkelerin üstüne çıkmıştı. Eğitim, mesken ve sağlık harcamaları ise en alt düzeydeydi. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonuna göre, Pakistan'da 1980'lerde her yıl doğan dört milyon çocuktan yaklaşık 600.000'i bir yaşına basmadan, 720.000'i de beş yaşına basmadan önce ölüyordu.
Sayfa 435 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Çağdaşlık gibi globalizm de bir tanedir. Bir yanda birbirini anlayan egemenler ve bağımsızlar olacak, öte yanda sömürecekleri köleler. 21. yüzyılda bu köleliğin en büyük adayları, cehaletleri nedeniyle, Afrika'nın karaları ve Müslüman ülkelerdir. Geçen yüzyıl başında olduğu gibi İslam ülkelerini kurtaracak sihirli formüller artık yok. Irak Savaşı ya da İsrail'in varlığı, Afganistan'ın, Pakistan'ın zavallılığı Müslümanların gözünü açmazsa onları uyandıracak başka davul yok. Toplumların ayakta kalmaları sadece çağdaşlıkta ortaklıktan geçiyor.
Sayfa 28 - Cumhuriyet KitaplarıKitabı okudu
Diyar'in bazı şarkıları gönderme yapıyordu sanki
Kürtlerin Müslüman olmadan önce büyük bir çoğunlukla Zerdüşt (Mecusî, Mazdeizm) inancında oldukları kabul edilmektedir. Zerdüştlük, İran başta olmak üzere; Irak, Afganistan, Pakistan ve Hindistan bölgesinde yaygın olan bir dindi. İslâmiyet’in ortaya çıkması ve bu bölgelerde yayılmasıyla birlikte Zerdüştlük dini gerilemiş ve neredeyse bitme noktasına gelmiştir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.