...bulduğum bütün mumları yaktım, yalnız kalmayayım diye. Boya takımını aldım, Madam Rosa'nın dudaklarını, yanaklarını boyadım, kaşlarını sevdiği şekilde çizdim. Gözkapaklarını maviyle beyaza boyadım, üstlerine de onun yaptığı gibi ufak yıldızlar yapıştırdım. Takma kirpiklerini takmak istedim, ama durmadılar. Madam Rosa'nın artık soluk almadığını görüyordum, ama umrumda değildi, soluk almadığında da seviyordum onu. Şemsiyem Arthur'la yanındaki şiltenin üstüne oturdum, kendimi daha da kötü hissetmeye çalıştım bütün bütüne öleyim diye. Karanlık çökünce mum yaktım, bir daha, bir daha, bir daha yaktım. Sonra mavi palyaço, fazladan dört yaşıma rağmen beni görmeye geldi, kolunu omzuma koydu. Heryerim ağrıyordu, sarı palyaço da geldi, yeni kazandığım dört yaşı boşverdim, umurumda değildi.
Şimdi günlerce konuşmaz. Belki havadan söz eder, nasılsınız albayım? der. İlk günlerde onu da söylemez. İnsanı canından bezdirir. (Bana da kimse iyi davranmadı, ne yapalım?) Öfkesi geçtiği halde susar. ‘Sizinle ve zavallı şiirinizle ilgisi yoktu albayım,’ demeye üşendiği için susar. Bilge’ye gücü yetmez, susar; albaya gücü yeter, gene susar. Bütün dünyaya karşı susar. Dünya bu susuşu dinlemez. Kahramanın gözleri dolar: “Eski yaralar, albayım. Sizinle bir savaşım yok. Üçyüzüçten kalma, işte şuramda.” Gül Palyaço:Ha-ha.
Reklam
okunmaya değer... buyurun
“Nihayet bu milletin başına zorla ve kanunla yerleştirilen şapka, (Giyom Tel)in direk üzerinde selamlama ya mecbur edildiği zulüm şapkası hadisesinden daha ağır cebirle, şahsiyetimizi topyekûn Garba teslim ettirilişimizin, yüzde yüz palyaço hâline getirilişimizin, bir paspas üzerinde milli ırzımızı Avrupalıya feda etmeye zorlanışımızın resmi, aleni ve nihai hamlesi olmuştur. Binaenaleyh şapkada, şapkayı aşan bir manâ vardır. Bütün dini, milli, bedii, tarihi ölçülerimizin istikrah duyduğu bu unsuru başımıza geçirmeye mecbur tutulmakla topyekûn mukaddesatımızı, tarihi can düşmanımızın emrine yer vermeye zorlanmış oluyorduk.."
Palyaçoyu neden bir palyaço gibi davrandığından ötürü suçlamayın. Neden sirk'e gitmeyi sürdürdüğünüzü kendi kendinize sorun.
Sayfa 249
Ne mutlu göçüp gitmiş büyük yazarlara! Hayatta olan aptal yazarlar, kendi eserleri başkaları tarafından daha çok sevilsin diye kan ter içerisinde debeleniyor, gereksiz açıklamalar ekleyip duruyorlar. Sonra da gereksiz notlarla dolu bir avuç müsvette çıkmış oluyor ortaya.
-Ben büyüdüğümde bir palyaço olacağım sanırım. Bu dünyada insanlara gülmekten başka yapacak bir şey yok. -Bunu ters anlamışsın.Palyaçolar hüzünlüdür;esas insanlar onlara güler.
Sayfa 275 - EpsilonKitabı okudu
Reklam
Kadere inanırım, O yüzden boşuna debelenmeyeceğim.
Üstelik bunu gülerek söylemişti. Gençler fazla hissiz bu konularda. Gerçek hislerini gülümsemelerinin ardına gizliyorlar.
Gençler her zaman ciddi bir şekilde tartışmazlar. Birbirlerinin sinirlerine dokunmamaya Özen göstererek kendi ruh sağlıklarını da korurlar. Boşuna küçük düşmek istemezler. Lakin bir kez zarar gördüklerinde karşıdakini mi, yoksa kendini mi öldürse diye düşünmekten deliye dönerler.
Gerçek beni görmek isteyenler elbet göreceklerdir.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.