Kitabı çok beğendim. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitapta Can adındaki bir çocuk var, Can trenlere bayılıyor. Taş kalpli adam, rapunzel, pamuk prenses ve yedi cüceler, dev ve kasaba halkı... Bir sürü masal ve bir sürü sorun. Her masalda bir sorun vardı bu sorunları düzeltiyorlardı. Çiçek ekspresi adlı muhteşem tren onları masaldan masala götürüyordu. En sonda bütün masallar tam çok güzel derken yeni bir sorun çıkıyordu ve bu sorunların olduğu her yerde kırmızı çiçekler. En sonunda bu kötülük yayan kırmızı çiçeklerin kaynağını buldular ve işte artık bütün masallar düzelmişti. Can uyanınca bunların hepsinin bir rüya olduğuna inanamadı. Sanki bir masal değil gerçekti nede olsa,
"Elbetteki tüm bunlar kafanın içerisinde oluyor, ama bu neden gerçek olmadığı anlamına gelsinki"
Albus Dumbledore
Çiçek EkspresiÖzgür Balpınar · Timaş İlk Genç · 2021273 okunma
Yani peri masalları öteden beri değişim geçirerek günümüze ulaştı. Fakat günümüzde Britanya'da, doğrudan küçük çocukları ve özellikle de kızları hedef alan Disney yapımı filmler -ki bunların ilki 1937 tarihli Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'di- sayesinde prenses hikayeleri olduğu yere çakılı kaldı. Bu filmler bizi, peri masallarının sadece kurdeleli küçük çocuklar için olduğuna inandırdı. Disney'in güncel piyasa değeri 200 milyar doların üstünde; yani İzlanda, Fas, Namibya ve Kırgızistan'ın gayrisafi yurtiçi hasılasının toplamından daha fazla. Bu hikayelerden muazzam kar ediyorlar; kamuoyu gözünde kendi anlatılarının ilk sıradaki yerini korumak için çok güçlü finansal gerekçeleri var. Yeniden anlatılan masallar her yıl tekrar tekrar yayımlanıyor ama bunlar Disney yorumlarının kültürel otoritesine dair algımızda henüz bir değişim yaratmadı. Bu hikayeler, baskın anlatının yerini almayıp, o öyküyü çarpıtan "dış metinler" (''para-text") olarak okunur. Ve kültürel anlamda hayırduamızı bir noktaya kadar hep baskın anlatı alacaktır. Spufford'ın söylediği gibi, "bize 'bir zamanlar bir prens vardı,' diye anlatılırken, bir zamanlar bir prens olmasını (bir yere kadar ve kısmen de olsa) haklı çıkarmadan bunu yapamazlardı. Kendini yoktan var eden ve böyle olduğunu ilan edebilecek kadar sağlam duran herhangi bir şey kendini bize kabul ettirir . . . Hikayelerin gücü ve tehlikesi de burada yatar."
Sert bir komiser olan Cemil (Kadir İnanır) karakolunu tiyatro stüdyosuna çevirip, lösemi hastası kızının (Pelin Batu) tiyatro tutkusunu gerçekleştirebilmek için gözaltındaki tutuklulara (deneyimli bir hayat kadını (Müjde Ar), bir zamanların Yeşilçam'ının çocuk yıldızı olan bir esrar satıcısı (Okan Bayülgen), bir tinerci (Mesut Ceylan) ve bir mafya babası (Özkan Uğur) Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'i oynatır. Bununla yetinmeyip karakolun bahçesine 'Vatansever Şekspir' anıtını diken Komser, kızını çok istediği yarışmaya katabilmek için bir savcıya silah çeker. Ancak oyunun sahnelenmesine çok kısa bir süre kala, Kraliçe'yi oynayan fahişe ayağını kırınca bu rolü üstlenen mafya babası silahlı saldırıya uğrayıp vurulunca, komiser onun yerine geçip kraliçe olur.
Komiser Şekspir (2001) 🎬
youtu.be/ZQTRPMrBFxg?si=...
Pamuk prenses, yedi cücelerin evinde yedi, içti, s'ctı ve parlak bir prens bulunca, cüceleri yüzüstü bıraktı.
Masalları çarpıtmanın alemi yok.
Gerçek olan bu )