Kitap tanıtım kısmında kırmızı saçlı kadına duyulan aşkı anlattığını düşünmüştüm ama asıl konusu efsanelere inanılıp bu efsanenin sıradan hayatlara yansıması ve inanıldığı için gerçek olması işlenmiş. Tabi yazarımız Orhan Pamuk şaşırtıcı ve çarpıcı bir dille anlatmış. Başları sıksa da sonlara doğru heyecan vericiydi. Sabırla okumanızı tavsiye ederim. Yaratıcılığı ve farklılığıyla hoşuma gitti
Kitap 13 yaşından itibaren aşık olduğu mu diyim, saplantılı kaldığı mı diyim yoksa hayranlığı mı diyim ona yazdığı bir mektubunu okuyorsunuz. Kadının gözü o kadar kör olmuş ki adamı kendi gözünde ilahlaştırmışta ilahlaştırmış. Tanrıya inanmayıp adama tapacak hâle gelmiş resmen. Açıkçası adam karaktersizin tekiydi benim gözümde. Kadının o adamdan çocuğu oluyor sırf adamın özgür ruhlu olup, kadından nefret edebileceğini düşünmesinden dolayı çocuktan bahsetmiyor. Kadına böyle düşünmesinden dolayı da ayrı sinir oldum. Söyleseydin de alsaydı çocuğunun sorumluluğunu. Bu kitap bana tekrar ölçülü sevmenin ne kadar doğru olduğunu öğretti. Kadının duyguları çok başka bir boyut. İnsan en azından adamın karakterini gördükten sonra soğur. Aşkın bir insanı nasıl kör ettiğine okuyarak şahit oluyorsunuz. Ben kitabı sevemedim. Allah kimseyi bu derece düşürüp, gözünü gerçeklere kör etmesin cidden.