Batı çöküyorsa kim yükseliyor? s97
Batı çöküyorsa kim yükseliyor? “Batı çöküyor” edebiyatı yeni değil. İşin tuhafı batı çöküyor edebiyatı yapanların mühim bir kısmı Batının çöken yanını görmekten aciz. Batı çöküyor sözü bir medeniyet terapisine dönüştü ezilenler için. Batı nerdeyse yüz yıldır büyük adamlar, kurucu babalar yetiştiremiyor; insanlığa yeni şeyler söylemekte zorlanıyor. Batı medeniyetinin soluğu hayli tıkız ve yavan... Düşüncede, sanatta yeni bir şeyler söylemekten çok eskiyi tekrarlamakla meşgul. Spengler, gücünün zirvede olduğu dönemde Batının çöküşünden bahsetmişti. Batının çöktüğünden bahsedenler yine Batıdan alıyor haberlerini. Yani çökmekte olduğu tezini ortaya atan batılılar; ahlaki, felsefi, entelektüel ve değer anlamında Batı eleştirisi yapanlar yine Batılı paradigma içinde çıkış arıyor. Tıpkı postmodernliğin, postmodern eleştirinin modernlik içinde bir parantez olması gibi. Postmodern eleştiriden yola çıkarak Batı eleştirisi yapmak ancak Batının kendini yeniden üretme çabasına katkı verir. Batıya farklı bir paradigmatik açıdan, farklı bir medeniyetin değerleriyle yaklaşabilirseniz bu eleştirinin, çöküp çökmediği tezinin bir anlamı olabilir. Bugünlerde Batının çöküşü korosuna yeni sesler katıldı. Üstelik Türkiye''nin yükselişi ile Batının çöküşü arasında kulağa hayli hoş gelen bir şarkı eşliğinde. Batı çökmek üzere ise Türkiye yükseliyor demektir gibi dolaylı da olsa bir mantıksal zorunluluk ilişkisinin kurulması yeni bir durum.
Her şeye rağmen geldiğimiz bu aşamada aydın sözcüğünün bir kavram olarak Türk diline bağlı düşünce dünyasında tarihsel ve düşünsel bir karşılığı olmasa da, işlenmeye devam etmekte ve içi farklı kültürel kodlarla doldurulmaktadır. Kavramın artık yerleşmiş olduğunu kabul etmemiz, eleştiri hakkımızı kullanmayacağımız anlamına gelmez. Her ne
Sayfa 36 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN UYANIŞI - II, Entelektüel Aydın Ögdülmiş Üzerine
Reklam
"Yazıların her biri ampirik malzemeye, arşivlerde ve yazma kütüphanelerinde bulduğum kaynaklara dayanmakla birlikte, tarihçinin 'uzak gözlüğü' saydığım yöntem, paradigma ve felsefe meseleleriyle de uğraşır." Kafadar'a* göre belgeler vardır ama belgelere çok yakından bakmak onları görmemizi engelleyebilir; tarihsel miyopluk için bir tür "uzak gözlüğü" kullanmamız gereklidir.
Sayfa 305 - *Cemal KafadarKitabı okudu
1962 yılında Amerikalı Thomas Samuel Kuhn'un (1922-1996) Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı eserinin ilk baskısı yayımlanmıştır (daha sonra yeniden gözden geçirilmiş ve genişletilmiş bir baskısı çıkmıştır)." Örnek olarak gösterdiği ve genişlettiği doğa bilimleri tarihinin bazı önemli bölümlerine (özellikle Kopernik, Newton, Lavoisier ve
Sayfa 646Kitabı okudu