Yengeç: Bazı ressamlara çok düşkünüm -özellikle Rene Magritte’e. Sahip olduğum resimlerin çoğu onun. O benim gözde ressamım. Akhilleus: Çok ilginç imgeler olduğunu söylemeliyim. Bir bakıma, Magritte’in bu resimleri BENİM gözde sanatçım M.C. Escher’inkileri hatırlattı. Yengeç: Bunu anlayabiliyorum. Magritte ve Escher paradoks ve yanılsama dünyalarını araştırmakta büyük gerçekçilik kullanıyorlar; ikisi de belli görsel simgelerin anımsatıcı gücüne dair keskin bir duyguya sahip ve- çoğu kere hayranlarının bile belirtmekte başarısız kaldığı bir şey - ikisi de zarif bir çizgi duyusuna sahip.
Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur.
Reklam
Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur.
Sayfa 307
Çünkü herkes hayal kurar da yalnızca pek az kişi hayallerini gerçekleştirebilirse, hepimiz korkağız demektir. “Ya o pek az kişi haklıysa?” “Haklı olan kişi en güçlü olandır. Bu durumda bir paradoks söz konusu, en korkak olanlar aynı zamanda en cesurlar, çünkü her şeyi herkese empoze edebiliyorlar.”
Sayfa 148 - CanKitabı okudu
Bu yalnızlığı çok daha fazla görüyoruz şimdi. Öyle bir paradoks ki en büyük yalnızlığa insanların en kalabalık ve sıkışık olduğu, Doğu’nun ve Batı’nın büyük kıyı kentlerinde rastlıyorsunuz.
Sayfa 367Kitabı okudu
Reklam
Ölümü düşünen düşünce de bir gün ölebilir mi? Düşünce, düşünen bir varlığa gereksinim duyar. Kendinde düşünme, eğer yaşayan bir varlık değilse, bir hakikat gibidir, tam anlamıyla ölümsüzdür. Platon öldü fakat Platonculuk her zaman var olacak. Yani paradoks, düşünen varlıktır. Çünkü düşünen varlık hem bir düşüncedir hem de yok olup giden bir varlıktır. Pisagor’un teoremi kendi bitimini kabul etmez. Eğer dünya bir gecede akıl almaz bir tufanla yıkılsaydı, bu tufan tüm insanlığı yok etseydi, insan türü ve mate­matikçiler ve elbette Pisagor’un teoremi, felaket sonrasında öncesinde olduğu gibi doğruluğunu korurdu. Dünyanın so­nunun Pisagor’un teoremi üstünde en ufak bir egemenliği yoktur. Dünyanın sonundan sonra da, bir üçgenin iç açıla­rı toplamı önceden olduğu gibi hala iki dik açıya eşit olur­du. Elbette bunu söyleyecek kimse kalmazdı, ama teorem doğruluğunu sürdürürdü. Diğer yandan, yitip giden, kan basıncına vs. sahip dünyevi bir varlık. Peki düşünen varlık? Kimdir o? Pisagor’un teoreminin Pisagora ihtiyacı vardı. Doğruyu dile getirmek, teoremi ifade etmek için Pisagor’un var olması gerekiyordu. Ve hakikati tasarlayan, bir üçgenin açılarının ilişkisini formüle eden, denklemi kuran, düşünen varlıktır. Bir ayağı bu dünyada diğeri ayağı öteki dünyada mıdır? Büyük gizem odur. Düşünen bir varlık nasıl ölebilir? Gelgelelim ölüyor işte! Sürekli ikisi arasında gider geliriz.
Sayfa 29 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
“Paradoks değil mi bu?” “Ne?” “Özgürlüğünü yitirmekten ödün koparken alkolik olman.”
Sayfa 429 - Martine Eckhoff ve Harry HoleKitabı okudu
İnsan telefon defterini temize çekerken yalnızlığını da kanıtlar. Bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar? Saat elbette dört'tür!Paradoks, la­birent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine dönmüştür.Ters dönmüşsünüzdür. Bu tekbaşınalık ve bu isim katliamı aslında size ters ge­lir...Çalan telefona bakarsınız. Acaba? Acaba telefon defterini temize çeken bir arkadaşınızın herşeyi son anda kurtarma çabası mıdır? Bir iki kınk söz­cük, yarım yamalak bir buluşma, belki...Bilemezsiniz. Lütfen. Ama lüt- fen.Telefon defterlerinizi kaybetmeyiniz!
İnsanlığın bir enerji sorunu ve bir de iklim sorunu var. Yeraltında 6.500 gigaton civarında devasa karbon yatakları var ve biz bunları kullansak mı kullanmasak mı bilmiyoruz. Bir yandan bu doğal kaynaklar olmaksızın sanayinin çarkları zar zor dönecek durumda; ancak öte yandan aynı doğal kaynaklar Dünya'nın büyük bir kısmında yaşamı katlanılmaz hale getirecek gizli zehirden başka bir şey değil.
Sayfa 185 - Koç Üniversitesi Yayınları, çev. Mehmet Evren DinçerKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.