Asıl dünya onun kafasının içindeydi ve yazdığı hikâyeler, birçok parça halinde zihninden çıkan gerçeklikti.
DİVAN EDEBİYATI FARKI...
I. Fâriğ olmam eylesen yüzbin cefâ sevdim seni Böyle yazmış alnıma kilk-î kazâ sevdim seni Ben bu sözden dönmezem devreyledikçe nûh-felek Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni Yüzbin cefâ etsen vazgeçmem, sevdim seni. Kaza ve kader kalemi alnıma böyle yazmış; sevdim seni. Dokuz gök döndükçe bu sözden dönmem: Sevdim seni; yer, gök, aşkıma
Reklam
cidden öyle...
İnsanın beynine sıkıştırdığı bir avuç bilgiyle herhangi birine hayatında bir parça nefes verebilmek,insanın tek mutluluğu...
Çoğunun aksine…
“Benim için sevmek; Bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak,ıstıraplarını paylaşmak demekti."
Mevsimler birinden öbürüne devrilirken, elimizi arı sokarken, bisikletten düşüp dizlerimizi kanatırken canımıza bir şey olurdu; hissederdim. Ama acıya dahil değildi yine de bunlar. Hayattı, yekpâreydi işte. Zaman, hayatı parçalara ayırıp "parça parça" görmeye başladığımızda, acı, o yekpâreliği yitirdiğimizde oluşacaktı. Şimdilik, dünya geniş ve ılıktı. Biz kendi ılık dünyamızın içinde salınan, uçuşan perilerdik.
Sayfa 37
O anda bir şeyi farkettim; onun kaderi de benim kaderime bağlıydı. Bu insanlardan, kendi akrabalarından bir parça korkuyordu. Ama benden korkmuyordu! İlginç. Sevgi ve duyarlılık böyle şeyler yapıyor işte... Mucizeler de yaratıyor diye düşündüm. Tanrı bu insanların, doğanın bir parçası olduğunu söylüyor!
Sayfa 407 - 13Kitabı okuyor
Reklam
Kalbi bir parça yorgun, bir parça kızgın ve büyük bir acı hissediyordu.
Sayfa 184 - Gülbey yayınları
Bazı bağlar kandan daha fazlasıydı. Bazen sadece bağlar orada olurdu ve bunu sorgulamazdınız.
Sayfa 360Kitabı okudu
Hissedemediğinden değilmiş, sadece önemsemeye değer birini hiç bulamadığındanmış.
Sayfa 231Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.