1930'ların ikinci yarısından soğuk savaş rüzgarlarının Avrupa'yı içine aldığı 1950'lili yıllara kadar uzanan bir nehir roman serisinin ilk kitabı Paris Düşerken. Donemin taraflarını çeşitli yönleri ile tasvir eden bu muhteşem eserin ilk kitabında yayılmacı Hitler faşizminin işgali altındaki Paris'te toplumun farklı kesimleri üzerine projektör tutuyor.
Bu ilk kitapta bir saflaşmanın taraflarına şahit oluyoruz. Bir yandan işgalcilere çıkar baģı ile bağlı olan yönetici elit ile burjuvazi, diğer yanda faşizme karşı yurt savunması için örgütlenen direnişçiler...
Kitabı okurken o dönem Fransa'yı yönetenlerin halkın, cumhuriyetin umdu olarak başa geçirilenlerin demokrasi geleneği konjektür gereği diyerek nasıl ülkeye, vatandaşlara ihanet ettiklerini görünce, bugün çeşitli bahanelerle(dış politika, doğal afet vs) iktidarın arkasına sıralanan ve muhalefet olduğunu iddia edenler geldi aklıma.
Bir savaş tehdidi olmasa da ülkenin mahfına yol açan her şeyi izleyen, sessiz kalarak politika ürettiğini iddia eden muhalefet...