Hyde park
Burası, insanın içinde geçirdiği her saati anılar kitabına yazdığı o küçük, şirin parklardan biri değil. Paris'te kentlilerin parc des Amoureux¹ adını vermiş olduğu, bakımlı yeşil çitlerin önünde duran, ışıltılar içindeki şair ve yazar heykelciklerinin yollarını süslediği Parc Monceau'yu hiç andırmıyor. Hele Verona'daki, kara selvi ağaçlarıyla ziyaretçileri çok etkileyen küçük Giardino Giusti'yle veya Avignon'daki şatoda, içindeki suları masmavi gölcüklerde yaban kuğularının yüzdüğü, terasından unutulmaz Provence manzarasının tadına varılan papaların küçük bahçeleriyle de hiç benzerliği yok... Hyde Park, içindeki karaağaçlarıyla insanı çok etkileyen, eşsiz güzellikteki El Hamra'yı; Sevilla'nın kraliyet parklarını; güneşli bir sonbahar günü gezindiğiniz, çakıllı yollarını altın sarısı yaprakların bezediği Viyana'daki Schönbrunn Sarayı'nı da anımsatmıyor. Hayır, Hyde Park düşlere dalınacak bir yer değil. Orada yaşam var, spor, zarafet ve özgürlük var. Bu park sadece dinlenilecek ve düşlere dalınacak bir yer olmuş olsaydı, onu çoktan evlerle kaplar, demiryollarıyla sarıp sarmalar, üzerine gürültü sağanağı dökerlerdi. Londra'da sadece gerçekleşme imkânı olan düşleri seviyorlar. İngilizlerin gerçek düşü de Hyde Park değil, hâlâ İtalya. ¹. (Fr.) Aşıklar parkı.
Sayfa 82 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Bir Fransa düşü, bir Paris dalgası varsa da sanmam. Döviz koparabilecek kadar "sosyete" olamazsın!
Reklam
Kavganın Ortasında
Kavganın ortasında yapayalnız kalsan da Yılgınlığa kapılıp köreltme direncini Sen tarihin oğlusun, yaşadın on bin yıldır Yılgınlığa kapılıp köreltme inancını Spartaküs'ün köle ordusunda neferdin Paris barikatında umut oldun, direndin Afrika'da zenciydin, Panço Villa'yla köylü Ernesto'yla Castro'nun bağımsız Küba düşü.
Sayfa 109Kitabı okudu
Türk’ün aklıyla dalga geçemezsiniz enayiler :D
Bir ara Moskof hizmetinde bulunan ünlü bir general yara­larını iyileştirmek için Paris'e gelirken, savaşta tutsak aldığı genç bir Türk'ü de yanında getirmiş. (Bir bütün olarak, kendile­ rine güvenmek bakımından İstanbul'daki ulemadan aşağı kal­mayan) Sorbonne'daki din bilginleri, zavallı Türk'ün eğitim görmemişliği yüzünden lanetlenmesinin yazık olacağını düşü­ nerek, Hıristiyanlığı kabul etmesi için Mustafa'ya çok ısrar et­ mişler; teşvik olsun diye de, ona bu dünyada bol bol iyi şarap, öbür dünyada cennet vaad etmişler. Bu akıl çelicilikler dayanıl­ mayacak kadar güçlü çıkmış; onun için, din bilginlerince iyice eğitildikten ve ilmihali belledikten sonra, nihayet vaftiz olmaya ve *kudas sakramentlerini almaya razı olmuş. Ama papaz her şeyi sağlama bağlamak amacıyla, eğitime devam etmiş ve ertesi gün, her zamanki sorusunu sorarak işe başlamış: Kaç tane Tanrı var? Benedikt, çünkü yeni adı böyleymiş, Hiç yok diye yanıtlamış. Papaz haykırmış, Nasıl! Hiç yok mu? Besbelli, demiş, dü­rüst dönme, Bana hep bir tek Tanrı var dediniz: dün ben onu yedim.
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Reklam
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.