_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Derinliklerin diplerinde dolanıyordum...
85. Kural, yol gösteren bir levha gibi durur orada.--Tutmam gereken yol hakkında hiçbir şüpheye yer bırakmaz mı? Yanından geçtikten sonra hangi yöne gitmem gerektiğini, caddeyi mi, patikayı mı izlemem, yoksa tarlaların içinden mi geçmem gerektiğini gösterir mi? Ama ona hangi anlamda uymam gerektiği, parmağın gösterdiği yönü mü, yoksa (örneğin) aksi yönü mü izlemem gerektiği nerede kayıtlı?-Peki, ya tek bir levha yerine, kapalı bir zincir oluşturan levhalar ya da yerde tebeşirle yapılmış çizikler varsa-bunların yalnızca bir yorumu mu vardır?-Yani, levha sonuçta hiçbir şüpheye yer bırakmaz diyebilirim. Daha doğrusu: Şüpheye bazen yer bırakır, bazen bırakmaz. Ve bu da artık felsefı bir tümce değil, bir deneyim tümcesidir.
Sayfa 59
Reklam
Parmağın gösterdiği yer!
Dini inançları güçlü olanlar kendilerini hiçbir şeyi sorgulamamanın rehavetine bırakmışlar, tuhaf bir tembellik içindeler.
Kazlarda Onur ve Utangaçlık
Kazlarda galip mağlubu asla kovalamaz ve bu hayvanların arasında ikinci bir dövüşün daha yapıldığını hiç görmedik. Hatta aksine, dövüşten sonra erkekler bile bile birbirlerinden uzak durur; dışarıda, çayırlıklarda otlayan büyük sürünün arasında her zaman birbirlerine en uzak köşelerde karşımıza çıkarlar. Tesadüfen, yani her ikisinin de dalgınlığına gelip birbirlerine yaklaştıklarında, ölçüyü kaçırıp insanmerkezci perspektife düşmekten çekindiğim için aslında tarif etmeyi göze almamam gereken ve hayvanlarda gördüğüm belki de en tuhaf davranışı sergilerler: Kazlar böyle durumlarda ne yapacaklarını bilemez hale gelip utanırlar. Birbirlerinin "yüzüne" bakamazlar. Bakışları sürekli olarak görüş alanındaki diğer şeylere kayar durur; sevgilerinin ve nefretlerinin nesneleri tarafından hiç durmadan ve büyülü bir etkiyle birbirlerine çekilirler; ama sıcak metale değen parmağın gösterdiği tepkiye benzer şekilde her iki uçtan da ürküp aniden geri kaçarlar. Kazlar karşılaşmanın başından itibaren kanatlarını temizleme, gaganın ucundaki aslında var olmayan bir şeyi silkeleyerek atmaya çalışma vb. gibi, yer değiştirme niyetine yönelik faaliyetler de sergilerler. Ama arkalarını dönüp çekip gitmeleri de mümkün değildir; çünkü kaçış gibi görünebilecek her şey çok eski bir emirle önlenmiştir: "Haysiyetini koru! " Bu iki kazın halini gören insan, onlara acımaktan, içinde bulundukları durumun son derece utanç verici olduğunu düşünmekten kendini alamaz.
Sayfa 339 - CumhuriyetKitabı okudu