Fakat bir büyük kentin caddelerindeki insanların oluşturdukları gösteri, herkesi esrikliğe sürüklemiyordu.
Baudelaire "Les foules" ("Kalabalıklar") adlı şiirini kaleme almazdan çok önce, Friedrich Engels Londra sokaklarındaki hayhuyu anlatmaya çalışmıştı.
"İnsanın saatlerce yürüyüp, yine de sonunun başlangıcına bile
Kalabalık, lanetlinin yalnızca en yeni sığınağı değildir; aynı zamanda toplumdışı kılınmış olan insanın kullandığı en yeni uyuşturucudur.
Flâneur, kalabalık içersinde yaşayan bir terk edilmiş kişidir.
Marx'ın zaman zaman şakadan sözünü ettiği bir şey olan malın ruhu, eğer gerçekten var olsaydı, özdeşleyim yanı açısından herhalde ruhlar evreninde o güne kadar rastlanmış en güçlü ruh olurdu. Çünkü her insanı, eline ve evine geçmek istediği bir alıcı olarak görürdü.
Özdeşleyim, Flâneur'ün kalabalık içersinde kendini kaptırdığı esrikliğin doğasını oluşturur.
"Şair, gönlünce kendisi ve bir başkası olabilme gibi eşsiz bir ayrıcalıktan yararlanan insandır. Tıpkı bir beden aramak için dolanıp duran ruhlar gibi, şair de istediği zaman bir başkasının kişiliğine girer. Herkesin kişiliği ona açıktır; eğer belli yerler kapalıymış gibi gözüküyorsa, bunun nedeni o yerlerin şairin gözünde görülmeye değer olmayışıdır. "(C. Baudelaire)
Sayfa 149 - YKY, Das Passagenwerk, Çvr: Ahmet CemalKitabı okudu
Blanqui'nin evrene ilişkin olarak Eternité par les Astres isimli kitapta taslağını verdiği ve bunu yaparken mekanik doğabiliminin verilerinden de yararlandığı görüş, gerçek anlamda cehennemî diye nitelendirilebilecek bir görüştür:
"Dünyanın her yerinde sürekli olarak aynı dram, aynı dar sahne üstünde aynı dekorlar, kendi büyüklüğünün
Kitle, içinden halen sanat yapıtları karşısındaki alışılagelmiş bütün tutumların sanki yeni doğmuş gibi çıktığı bir kaynaktır.
Nicelik, niteliğe dönüşmüştür.
Çok daha büyümüş ve katılanlardan oluşma kitleler, katılmanın değişik bir türüne de kaynaklık etmiştir. Bu katılmanın önce yoz bir biçimle ortaya çıkması, izleyiciyi şaşırtmamalıdır. Ancak