"Bazen arzuladığımız bir şey pat diye önümüzde beliriyor, mutlu oluyor, kendimizi övüyoruz. Ancak basit bir çatışma belirdiğinde bu kez tüm dünyanın karşımıza geçtiğine ve olanca gücüyle bize saldırdığı fikrine kapılıyoruz. O zaman da suçu ya kadere atıyoruz ya da karşılaştığımız insanlara..."
Sayfa 7 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
Tam olarak nasıl bir hikâyede ne tür bir rol üstlendiğimden dahi emin değildim. Başrolde başladığım filmi figüran olarak bitirmiş gibi hissediyordum kendimi. Peki türümüz neydi? Aşk mı, avantür mü, erotik mi, gülünecek halime ağlamak istediğim ucuz bir komedi mi? Kafamı kurcalayan asıl soru şunlardı: Hakikaten sevmiş miydi beni? Neden pat diye vazgeçmişti öyleyse? Her şey ne zaman ve neden değişmişti? Ya da değişen bir şey yoktu da, başından beri ben mi yanlış anlamıştım aramızdakileri?
Reklam
Pat da arabanın peşinden koşmaya başladı hemen. Hayır, bu defa adamı elinden kaçırmaya niyeti yoktu. Dili sarkmıştı ama vücudunda hissettiği tüm acılara rağmen var kuvvetiyle koşuyordu... Ama araba ondan hızlı gidiyordu. … Akşama doğru Pat'ın üzerinde üç aç karga uçuyordu.
Adam geri dönüp yine başını okşadı. Pat peşine düştü adamın. Şaşkınlığı iyice artmıştı. Çünkü o adam, iyi bildiği ve içinden güzel yiyeceklerin çıktığı odaya girmişti. Duvar kenarındaki kanepeye oturdu adam. Ona sıcak ekmek, yoğurt, yumurta ve başka yiyecekler getirdiler. Adam ekmek parçalarını yoğurda bulayıp onun önüne atıyordu. Pat yiyecekleri önce aceleyle, sonra ağır ağır yiyordu. Sevimli ve âcizlik ifade eden kara gözlerini adama dikmiş kuyruk sallıyordu. Uyanık mıydı yoksa düş mü görüyordu?
Nazik olun, özellikle de başlangıçta. Kadınlar kimi partnerlerin doğrudan klitorise dalıp hunharca yalama hatasına düştüğünü söylüyor. Pat diye atlamak yerine, nazikçe yalayarak yumuşak bir şekilde başlayın. Emin değilseniz, “Daha mı sert? Daha mı yumuşak?” diye sorun.
Sizin sevdikleriniz var onlarınsa hayatında bir tek siz varsınız :(
Bırakıp gitmiş olabilir miydi acaba sahibi? Istırapla karışık tatlı bir korkuya kapıldı. Pat, sahibi, efendisi olmadan nasıl yaşayabilirdi?
Reklam
" 'Aşka inanmıyorum' der bazıları. Zaten aşkın da çok umurundaydı senin inanıp inanmaman. Pat diye geliverir öyle; destursuz, pervasız, cüretkâr..."
Ben yeni bir işle karşılaştığımda ilk önce bilinçaltıma danışırım.Bu işin benim için hayırlı olup olmayacağına dair bazı işaretler isterim.Cevaplar bana genellikle ani bir biliş olarak gelir.Aranmadan, düşünülmeden,aniden pat diye zihnime düştüklerinde bilirim ki doğru yerden geliyor.
Bazen arzuladığımız bir şey pat diye önümüzde beliriyor, mutlu oluyor, kendimizi övüyoruz. Ancak basit bir çatışma belirdiğinde bu kez tüm dünyanın karşımıza geçtiğine ve olanca gücüyle bize saldırdığı fikrine kapılıyoruz. O zaman da suçu ya kadere atıyoruz ya da karşılaştığımız insanlara...
Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir. Nazlı nazlı yükselir köpük, derken pat diye sönüverir.
Reklam
İşte! Şimdi bir şey, bir kedi yavrusunun çıkaracağı türden yumuşak bir pat sesiyle yataktan düşüyor ve bir anda pencereden dışarı fırlıyor; ardından birkaç tane (tam olarak dört) nesne daha aynı şeyi yapıyor ve daha sonra oda yeniden sessizliğe bürünüyor. "Beni çok arayacaksın ama ben artık olmayacağım."
Sayfa 71
12. yüzyıldan Saltuklu eseri Erzurum Tepsi Minare ve Artuklu eseri Harput Ulu Camii minareleri gibi erken örnekler oldukça basık ve kalın gövdelidir. 13. yüzyıl örnekleri daha ince uzun olmaya başlar. İlk yarıdan olan örnek­ lerde dekor henüz çok sadedir. Düz kilit örgülü gövdede sırlı tuğlalı veya çi­ni mozaikli basit bilezikler görülür. 6unlar
Sayfa 70 - * Kültür bir mozaiktir ve geçmişin, geçmişe dair birikimin izlerini taşır. O nispette yaratma tabiri yaratılmış olana yalnızca keşfetme imkanı verir. Zira akılda beden misafirhanesindendir.
Herkesin hayatında böyle mutlu bir zaman vardır herhalde.Kendiliğinden boy verir, yeşerir, çiçek açar ve sen hep böyle devam edecek zannederken pat diye kurur, bitiverir.
"Sen bana mı yürüyorsun acaba şu an "diye sordum pat diye şüpheyle "Düpedüz yazıyorum sana Lina" dedi.
Aşka inanmıyorum der bazıları. Zaten aşkın da çok umurundaydı senin inanıp inanmaman. Pat diye geliverir öyle; destursuz, pervasız, cüretkar.
Sayfa 113Kitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.