133 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Fransız öykü yazarı Jean-paul Didierlaurant'in 2014 yılında yayınlanan Ağustos 2017'de de Aysel Bora çevirisi ile Can Yayınları'ndan çıkan 6.27 Treni isimli bu güzel romanı okuduğuma çok sevindim. Yazarın dilimize çevrilmiş başka metinleri yok sanırım ama kitabın yayınlandığı her ülkede büyük ilgi görmüş bu yazarın farklı çevirilerini de en kısa
6.27 Treni
6.27 TreniJean Paul Didierlaurent · Can Yayınları · 20171,018 okunma
Aslında varlığımızı ve çocuklarımızı çok önceden satmışız.
Pariste Darul İslama ve El-Cezireye gittiğinizde binaların güzelliği sizi şaşkına çevirir. Onlaarı acaba kim inşa etti? Parisli! Niye kendisi için yapmıyor? Senin için yapsın diye. O, eğer elde ettiğinin iki katını tüketecek olsa, artık üretim yapamaz. Sonra bizim gibi olur. Öyle ki, biz evde oturuyoruz ve iki nesil boyunca çek yazıyor, taksit ödüyoruz. Yani taksitli yaşıyoruz. Aslında varlığımızı ve çocuklarımızı çok önceden satmışız. Bizim toplumumuz öyledir. Bir adam ev alır ve otuz yıl boyunca her ay ödeme yapar. Ancak Japon bununn aksini yapıyor. Yani "mal yığma" ve tüketim yerine parayı üretime sokuyor. O "Şintui"yi ve "Patronage"ı ekonomi alanına dahil etti. Batıda işçi ile işveren, patron, mal sahibi ve sermayedar arasında birbirine zıt, düşmanca ve garip bir ilişki var. (Patron işçinin kanını emmeye çalışır, işçi de elinden geldiğince işten çalar ve greve gider)
Sayfa 55 - Fecr YayıneviKitabı okudu
Reklam
Masal Şiiri
Doğuda bir baba vardi Batı gelmeden önce Onun oğullari batıya vardı Birinci oğul batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul masmavi şafağin rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler
Sayfa 13 - Diriliş Yayınları 11. Baskı 2016Kitabı okudu
İşçi ve sermayedar, hangi sınıfın üyesi olduklarını bilmeseler bile, o sınıfın üyesidirler. Başka deyişle işçinin veya sermayedarın bu ilişkiyi nasıl yorumladıkları, bu ilişki hakkındaki bilinçleri, onların sınıfsal konumlarını değiştirmez. Örneğin herhangi bir işçi, dünyaya burjuvazinin gözüyle baksa bile, işçidir. İşçinin ideolojik tavrı, işçi olduğu gerçeğini, onun sınıfsal konumunu değiştirmez. İşgücünü satan emekçi, ideolojik yönden burjuva konumunda olabilir; başka deyişle kendi sınıfının değil, karşıt sınıfın bilincini taşıyabilir. Örneğin bir işçi, tıpkı patronu gibi liberal düşünceyi savunabilir veya bir maraba, ağası gibi düşünebilir. Ancak o işçi, burjuvaca düşündüğü için burjuva olmaz. Yine o maraba, ağaca düşündüğü için toprak ağası olmaz. Aydın ise, hangi ideolojinin hizmetindeyse, o ideolojiye sahip olan sınıfın aydınıdır. Aydın, ideolojisini belirlerken, sınıfını da belirlemiş olur. Aydın, ideoloji değiştirerek sınıfını da değiştirebilir. 1980’li yıllarda bunun birçok örneğini gördük.
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Mâlumunuz üzere, Maksim Gorki eserlerinde kişisel sosyalist ideolojilerini de yer vermiştir fakat bunu, doğrudan görüşlerinin ne olduğunu anlatarak değil; belirli bir olaylar zinciriyle, hikayelerle yapmıştır. Bu, Ekmek İşcileri hikayesinde, dönemin Rusya'sında bir ekmek fırınında çalışan bir grup talihsiz insanın arasına katılan genç hikaye kahramanının (ki bu muhtelemen yazarın kendisi) başından geçenler anlatılıyor. Burada resmedilmek istenen, o dönemde işçilerin zor yaşam koşulları, haysiyet sınırları, işçi-patron ilişkileri gibi konulardır. Oldukça sürükleyici ve zaman zaman da hüzünlü bir hikayedir de bu. Okumanızı tavsiye ediyorum.
Ekmek İşçileri
Ekmek İşçileriMaksim Gorki · Oda Yayınları · 1995307 okunma
Masal
Doğuda bir baba vardi Batı gelmeden önce Onun oğullari batıya vardıBirinci oğul batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul masmavi şafağin rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
319 öğeden 421 ile 319 arasındakiler gösteriliyor.