Bana en fazla ne ıstırap verdi? Belki de düşüncemi bütünüyle geliştirme -kendimin sonuna kadar gitme- alışkanlığı.
Gidiyor olmanın hissiyatı halen dokunulabilir olan bütün her şe­yin yakınlığını yitirmesine sebebiyet veriyor.
Reklam
Hangisi olursa olsun, bugüne dek karşıma çıkmış olan en yeterli kişi halen kendisidir - bir başka deyişle, zihnimde varlığını sür­düren yegane bireydir.
Bir akşam şöyle yanıt verdi bana: "Sonsuzluğun, azizim, pek kıymeti kalmadı artık -bir yazı meselesinden ibaret. Kainat, yalnızca kağıt üzerinde vardır." .. Hiçbir düşünce onu temsil edemez. Hiçbir duyu ona yönel­temez. O yalnızca dile getirilebilir, o kadar.
Acı çekerken neye benziyor acaba Monsieur Teste? Aşık olduğunda nasıl çalışıyor kafası? Üzüldüğü oluyor mu hiç? Korkuyor mu bir şeylerden? Tir tir titrediği olu­yor mu hiç? ... Yanıt arıyorum. Bu sert adamın eksiksiz suretini karşıma oturtuyor, sorularıma yanıt vermesini sağlamaya çalışı­yorum ... Fakat o durmadan değişiyor.
Haklı olmaktan, başarıya varan şeyi yapmaktan, yöntemleri­min etkililiğinden iğreniyorum, başka bir şey denemeli.
Reklam
Edebiyata, şiir sanatının oldukça sarih görünen çalışmalarına kadar, şüpheyle bakıyordum. Yazmak işi daima bir nevi "zihni fedakarlık" ister. Mesela edebi eserlerin okunması şartlarının aşırı bir dil sarihliği ile uzlaşmadığını herkes bilir. Zihin elbette ki herkesin kullandığı dilden kendi gücünün yetmediği olgun­luklar, pürüzsüzlükler isteyecektir. Fakat okuduklarından ancak zekalarını uyanık tuttukları zaman zevk alan okuyucular azdır.
Kendini, en güzel anına, en yoğun hatırana teslim et.
İçimizde olanla aramıza mesafe koyamayız.
Bazen sözcükler tüm anlamlarını yitirir, dilsel karşılığına henüz kavuşmamış yahut dil tarafından önceden sezilmemiş bir boşluğu dolduruyormuş gibi görünürlerdi.
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.