Hangi Laiklik' isimli kitabında yürüyüşünü taklit ettiğimiz Fransa'nın dahi rahvan salınışını tehlikeli buluşumuzu şu sözlerle dile getirecekti;
"Fransa'ya ilk gittiğimde, ben de şaşırmıştım. 50'li yıllar Türkiye'de Mevlid'in radyolarda yayınlanıp yayınlamaması tartışılıyor; 'ilericilere göre bu irticanın yalnız hortlaması değil, neredeyse ülkeyi ele geçirmesi' demek; ne yalan söylemeli ben de öyle düşünüyordum.
Oysa Paris'te devlet radyolarının pazar sabahları kiliselerden ve katedrallerden ayinlerini naklen yayınladığını gördüm; 60'lı yıllarda ise, aynı şeyi devle televizyonu ORTF yapıyor, üstelik Katolik ayinlerine, Protestan ve Musevi ayinlerini de ekliyordu.
Düşününüz, bizde komünist bile sayılabilen bir ülkede oluyor bu, hâlbuki biz aynı 60'lı yıllarda hızlı 'ilericiler' olarak Yeşilçam filmlerinde ezan okutulmasını tartışıyorduk; zamanın 'entel' barlarında baş konu buydu; Anadolu halkı, 'ezanlı ve namazlı' filmlerle kandırılıyormuş da estek köstek…"