Doğrusunu isterseniz, başka bir talihsizliği, içini yakıp kavuran o gerçek talihsizliği örtbas edecek herhangi bir utanç duygusuna kapılmadan anlatıyordu başına gelen felaketi.
Doğrusunu isterseniz, başka bir talihsizliği, içini yakıp kavuran o gerçek talihsizliği örtbas edecek herhangi bir utanç duygusuna kapılmadan anlatıyordu başına gelen felaketi.
Marquez'in çocukluk yıllarında duyduğu bir olayı öyküleştirdiği, göz göre göre gelen bir felaketi işleyen, daha en başından işleneceği bilinen bir cinayetin adım adım nasıl gerçekleştiğini anlattığı kitabı Kırmızı Pazartesi. Yazarın en beğendiği kitabıymış aynı zamanda. Ben kendisiyle aynı fikirde değilim, benim favorim hala Yüzyıllık
Sanırım Terry Eagleton'ın dı, bir laf vardır: "Gerçekçiliğin en önemli özelliği gerçekçi olmamasıdır.". Tam böyle miydi tabi hatırlamıyorum ama anlamı buydu en azından. Kurgu, gerçek hayattan farklı olarak gerçeği kesip biçmek, anlatmak istediklerini öne çıkarmak ve öyküyü ilerletmek amacıyla bazı tesadüfleri devreye sokmak zorundadır.
SOKAKTA BİR DELİ!
Pencerenin önünden seslendim:
—Holmes!...
O sabah sokağı seyrederek vakit geçiriyordum. Cevap alamayınca yine seslendim:
—Holmes!.
—Ne var?
—Sokakta deli var.
—Tımarhaneye mi götürüyorlar?
—Hayır, başıboş dolaşıyor...yürekler acısı bir manzara... adamcağızı ne diye sokağa bırakmışlar?
Günah…
Dostum gerindi, tembel