Spoiler var. Ama siz bilirsiniz.
“Hayat efsaneyi tekrar eder! dedim, heyecanlanarak “Siz de öyle düşünmüyor musunuz?” syf. 191
Yazmamayı düşünüyordum ama yukarıdaki sözden sonra ben de efsaneyi tekrar etmeye karar verdim. İlk defa bir efsanenin ya da kitabın yeniden yazıldığını okumuyorum. Calvino okumuştum mesela. Don Kişot yeniden
Bir Varmış Bir Yokmuş Kolombiya'nın ücra mahallesinde Santiago Nasar adında bir Arap yaşarmış. Burada ne hikmetse -müslümanlığın başladığı Arap coğrafyasının asıl hizmetkârlığını ve İslam'ın hamiliğini uzun yüzyıllar boyunca üstlendiği için olsa gerek- Araplara Türk diye hitap ediliyormuş.
Bu Arap hikmeti kendinden menkul, karşı mahallenin karşı
SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ
Bu Ülke- Cemil Meriç
Devlet - Platon
Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez
Siyaset Bilimi- Atilla Yayla
Gorgias- Platon
Sosyoloji- Anthony Giddens
Öküzün A'sı-Barry Sanders
Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann
Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann
Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman
Minervanın
Nobel ödüllü ünlü Kolombiyalı yazar tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez, uzun zamandır okumayı düşündüğüm bir isimdi ve Kırmızı Pazartesi adlı kitabıyla öneriler üzerine giriş yapmak istedim. Evet bu yaşa geldim ancak okudum şimdi konumuz bu değil. Güney Amerika insanını sevdiğim için edebiyatlarına ilgi duymaktaydım ve kitap
Doğrusunu isterseniz, başka bir talihsizliği, içini yakıp kavuran o gerçek talihsizliği örtbas edecek herhangi bir utanç duygusuna kapılmadan anlatıyordu başına gelen felaketi.
Doğrusunu isterseniz, başka bir talihsizliği, içini yakıp kavuran o gerçek talihsizliği örtbas edecek herhangi bir utanç duygusuna kapılmadan anlatıyordu başına gelen felaketi.
Sanırım Terry Eagleton'ın dı, bir laf vardır: "Gerçekçiliğin en önemli özelliği gerçekçi olmamasıdır.". Tam böyle miydi tabi hatırlamıyorum ama anlamı buydu en azından. Kurgu, gerçek hayattan farklı olarak gerçeği kesip biçmek, anlatmak istediklerini öne çıkarmak ve öyküyü ilerletmek amacıyla bazı tesadüfleri devreye sokmak zorundadır.
Marquez'in çocukluk yıllarında duyduğu bir olayı öyküleştirdiği, göz göre göre gelen bir felaketi işleyen, daha en başından işleneceği bilinen bir cinayetin adım adım nasıl gerçekleştiğini anlattığı kitabı Kırmızı Pazartesi. Yazarın en beğendiği kitabıymış aynı zamanda. Ben kendisiyle aynı fikirde değilim, benim favorim hala Yüzyıllık
SOKAKTA BİR DELİ!
Pencerenin önünden seslendim:
—Holmes!...
O sabah sokağı seyrederek vakit geçiriyordum. Cevap alamayınca yine seslendim:
—Holmes!.
—Ne var?
—Sokakta deli var.
—Tımarhaneye mi götürüyorlar?
—Hayır, başıboş dolaşıyor...yürekler acısı bir manzara... adamcağızı ne diye sokağa bırakmışlar?
Günah…
Dostum gerindi, tembel