Kırmızı lastiklerle tutturulmuş beyaz çorap ve rugan pabuçlar giymişti. Çıplak ayaklarımdan utandım. Rugan pabuçları öyle parlaktı ki, her şey üzerinde yansıyordu. Orada babamın bana bakan gözlerini bile görüyordum…
“Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?”
“Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla, pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.”
"Daha çok anlat,” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
Kendimi tutamayıp bağırdım: “İnsanın yoksul bir babası olması ne kötü!” Bakışlarımı lastik pabuçlardan ayırdım ve önümde duran galoşları gördüm. Babam ayaktaydı, bize bakıyordu. Gözleri sınırsız bir hüzünle doluydu.