Acımayı bırak!Hikayeni hatırla(kader) ve sahiplen(özgürlük)!
Perspektif101
@perspektif101
·
18 February 19:12
İnsan kendi hayatını yaşamayı nasıl talep eder?
"...İnsan yaşamayı arzu ettiğini yaşar...Olduğumuz yerden başlamak,çocukların dediği gibi harbiden...Durduğu yerde olmayı arzu etmekle başlamak..."
Seni bitiren,ağına alan,bir kapana kısılmışçasına hissettiren,hayat karşısında kısırlaştıran acıma duygundur,evet acımak!
Kendine,olası mümkün hayatlara,eksik yaşayanlara(sosyal statü,politik,ekonomik vs),ezilenlere,yoksullara,sefil yoksulluğumuza acımak!
Oysa ki durumlar vardır,realiteler;acıma duygusu realiteyi yadsimaktan gelir ve kronik acıma duygusu realite karşısında teslim olmuş(kaderine teslim olmuş,belki de yanlış anlamış,hikayesine sahip çıkamayan bunu uzunca süre sürdüren biri sonunda hikayesini yitirecektir(?) Diyen birinin depresyonudur) insandan gelir.
Hayır,acıma!Acınacak olan ne yoksulluk,ne öteki olmak,ne de tarihten dışlanan ezilenlerin ezilmisligidir;acınacak olan acımaktır,bir an boyu,bir ömür boyu,bir tarih boyunca!
"Özgürlük ve kötülük...birbirini gerektirir."
"Kötülük geceleri yok olmaz ya da kenara çekilmez.Bizler kötülüğün yeryüzünden silindiği bir sabaha gözlerimizi hiç açmayacağız.İnsan yaşamının amacı hatalardan kaçınmak ya da lekesiz bir arma göstermek değil kaderimizin ortaya
çıkardığı meydan okuyuşları karşılamak ve özgürlük içinde meydan okuyacaklarımızı seçmektir"
"İki zıt şeyin,birbirine zıt olsalar ve birbirlerini yok edecek gibi görünseler de birbirleri olmaksızın var olamayacakları şekilde ilişkilerini tanımlamak için paradoks sözcüğünü kullanıyorum...Özgürlük ancak kaderin zıttı olursa canlanır ve kader de ancak özgürlüğün zıttı olarak belirgindir...Paradoks psikoterapide esastır...Doğum,ölüm,aşk,kaygı,suçluluk gibi büyük deneyimler çözülmesi gereken sorunlar değil,yüzleşilmesi ve algılanması gereken paradokslardır...'Tıpkı nörotik anksiyeten kurtulmak istiyorsak normal anksiyetenin kabul edilmesi gerektiği gibi
...normal paradoksların kabul edilmesi gerekir"
Yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır.