Ben ne olursa olsun ait olduğu ortamın hep kıyısında duran ve yalnızca bir parçası olduğu kalabalığı değil, aynı zamanda yanı başındaki büyük boşlukları da görebilenlerdenim.
Dikkat çekici bir tarafı olmayan solgun yüzünde, hatlarına herhangi bir özellik katmayan acılı bir hava seziliyordu. Bunun altında ne tür bir acının yattığını anlamak kolay değildi - birçok ıstırabı kendinde toplamıştı adeta, mahrumiyet, bunalım, kayıtsızlıktan doğan acı, ki kayıtsızlık da zaten aşırı acı çekmekten olur.
Diyelim ki, beni boğmakta olan bir eli boynumdan söküyorum. O eli söküp atan kendi elimin, beni kurtarırken boynuma bir ip geçirdiğini fark ediyorum. İpi boynumdan dikkatle çıkarıyorum, ama bu kez de kendi ellerimle boğazımı sıkmama ramak kalıyor.
"İstemeden varım ve istemeden öleceğim.
Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum."
Huzursuzluğun Kitabı / F. Pessoa
biz ki hem hayatın, hem de gerçeğin içinde biten otlarız, biz ki camların hem içine hem dışına biriken tozlarız, biz ki Yazgı' nın torunları, Tanrı'nın evlatlıklarıyız