Okumak, elin rehberliğine güvenerek düşlere dalmaktır. Kötü okursak, göz ucu ile okursak, bize kılavuzluk eden elden kurtuluruz. Derin bilginin ardından yüzeyselliğe ulaşmak: iyi okumanın , derin olmanın en iyi yolu budur işte.
Dini yaşamı bilmeden ya da bilemeden; Çünkü inanç akıl yolu ile elde edilmez, insana inanmadan hatta bu soyut kavrama tepki bile vermeden, ruhumuzun varlığının nedeni olarak yaşamın estetik düşüncesiyle baş başa kaldık.
“Hayal gücümüzü iyice eğittikten sonra, isteklerimizi sıralayalım yeter, o kendi kendine romanlar yazacaktır.
Yorgunluk artık hemen hemen sıfıra inmiştir, zihinsel boyutta bile. Kişiliğin tamamen çözüldüğü, dağıldığı görülür. Bir ruh ile donanmış saf kül olmuşuzdur, ama belli bir şekilden yoksunuzdur – içine girdiği vazonun şeklini alan suya bile benzemeyiz.
Güzelce hazırlandıktan sonra [...], içimizde dramlar belirebilir, bunlar bize yabancı, mükemmel dramlar olarak, dizebedize oynanabilir. Onları yazmaya mecalimiz kalmamıştır belki... Ama zaten buna gerek olmayacaktır. İkinci kademeden yaratıcılar olabiliriz – içimizde yazmakta olan bir şair hayal edebiliriz, o belli bir tarz tuttururken, bir başkası da farklı türde yazacaktır... Bu konuda zirveye ulaşmış biri olarak, hepsi özgün ve farklı, sayısız şekilde yazabiliyorum.”
Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şiddetle arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektir. ROMANTİZM HASTALIĞI BUDUR İŞTE: SANKİ SAHİP OLMANIN BİR YOLU VARMIŞ GİBİ AY'A GÖZ DİKMEK.
Ne zaman ki düşlerimin verdiği heves ile gündelik üzerine çıkan büyük emeller ruhumda filizlenecek olsa ve kapıldığım coşku ile sanki bir an için salıncakla en tepeye çıkan bir çocuk gibi yükseklerde hissetsem kendimi,her seferinde tıpkı o cocuk gibi çok geçmeden parkın zeminine inmeden daha savaş sancağını dikmeden, kılıcımı kınından çıkarmaya fırsat bulamadan yenilgiye çaresiz boyun eğmişimdir.
Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şiddetle arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektir. Romantizm hastalığı budur işte: sanki sahip olmanın bir yolu varmış gibi Ay'a göz dikmek.
Ama siz, bu
sahnelenmesi imkânsız trajedinin burası ve şimdi ile ağzına kadar dolu, elle tutulur bir
gerçeklik olduğunu, yapraklar nasıl yeşerirse, bunun da benim ruhumda öyle cereyan ettiğini
anlayabilirsiniz.
İyi bir öneride bulunmak, Tanrı'nın başkalarına bağışladığı hata yapma yeteneğini küçümsemektir. Yalnızca bu değil, başkalarının bizim gibi davranmamasından da memnun olmalıyız. Yalnızca, başkalarının hepsi ile tam bir anlaşmazlık içinde kalarak, tamamen kendimiz gibi olduğumuzdan emin olmak için - tam aksini yaparak - başkalarından görüş almak makuldür.