“Hissedebilmek istediğim şeylerin düşüncesi beni mahvediyor. Hayatım uçsuz bucaksız bir düş. — Bu derinlikte düşünmek bir lanet.”
Kendi destanım olmayacaksam, boş yere yaşamışım demektir. Eğer bütün kurtlarım sonsuzluğun mührünü taşımayacaksa, içimdeki Tanrıların zamanını israf etmiş olurum. Görünür dünyanın herhangi bir kazası -soğuyan dünya ya da hepimizi toza çevirerek bizi heder edecek bir kuyrukluyıldız-, sahip olmak istediğim hayatın elyazmasının üzerine düzelten bir çizgi çekecekse, ben ancak kendimin boşluğu olurum, suskun seyirciler olan şu yıldızların adsız yankısı olurum. Benim gururum, insan denen şu hortlak müsveddelerinden çok daha ağır çeken bir niteliktir.
Reklam
Ama aklın duyguya baskın çıktığı bütün yüksek zekaların payına düşen inançsızlık, aşağı varlıklarda kesinlikle yıkıcı olur. İmandan, inançtan yoksun sıradan insan hayvan durumuna indirgenmiş bulur kendini; ama imanlı, inançlı bir üstün insan da alçalır. Her üstün insanın hem ahlaki hem de entelektüel düzlemde kendini kurban gördüğü bu korkunç paradoks buradan kaynaklanır: çünkü bu inançsızlığı hissetmemek, aşağı olmaktır; tıpkı başkalarına inançsızlık vaaz etmek gibi. Aşağı insan inançsız olamaz, çünkü inanç içgüdüsel varlıkların organik bir halidir. Bu nedenle inançsızlık, bu kadar az elverişli bir zemine düşerse, ya tersinden bir fanatizme ya teorisiz bir materyalizme, ya da saf aptallığa yöneltir.
Ben olmanın cehennemi, Mutlak Sınırlama, Uzak Evren'in Kovulmuş Varlığı olacağım! Artık ne Tanrı, ne insan, ne dünya olacağım; saf boşluk insanı bilinçli bir Hiçliğin sonsuzluğu yapar, adsız korku yapar, esrardan, hatta yaşamdan sürgün eder. Beni ihmal etmiş yaratılışın soyut hatası olan varlığımın ölü çölünde yaşayacağım sonsuza dek. Varoluşa geri dönüş yönündeki kısır arzunun, içimde sonsuza dek, gereksiz yere yandığını hissedeceğim.
Ruhum üşüyor; nasıl iyice örtünürüm bilmiyorum. Ruh üşümesine ne cüppe var ne palto. Ruhunun üşüdüğünü hisseden insan artık bir daha bunu unutamaz.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.