Zamana ayak uydurmaya çalışırken, unuttuğumuz değerleri, yazar, ‘İstanbul’da zamanı kaybettik, izini toza kaptırdık, dünde bıraktık anı ve unuttuk dostu yaranı..’, sözleriyle ne de güzel anlatıyor.
Şair ve yazarların ilham perisi, üzerine sayısız eserler yazılmış, Orhan Veli’nin de belirttiği gibi, ‘Gözleri kapalı dinlenmesi vardır İstanbul’un.’
“Bodrum'un adı Antik Karya devrinde ‘Halikarnassos’, St.Jean Şövalyeleri Bodrum'u ele geçirdiğinde eski akropol üzerine büyük kale inşa eder ve şatoyu havarilerden Petrus/Peter'e adayarak ‘Petronium’ adını verirler. Zamanla bu isim ‘Bodrum'a dönüşür…”
86. Yine, “Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikası’nı kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?
Serinin bu kitabında Malakanların Aziz Petrus ve Pavlus şenliklerini,düğünlerini göreceğiz.Dramların arasında yeşeren aşklara tanık olacağız.Celil Bey’in dönüşü ve Kanlı Ramiz’in ilk gece hakkı için bir gelini kaldırması çileden çıkmamıza sebep olurken,Telli Analarda Mevlüt ve Hanife için yas tutacağız.Terekemelerin Mihrali Bey’i ve ünlü Rus yazarı Puşkin’den notlar okuyacağız.Rusların geri çekilmesi ve Kura boyunda gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Dramlar, aşklar, isyanlar ve Sahara’da açan çiçekler...Yine soluk soluğa okuyacağımız bir kitapla karşımızda yazarımız
MS 415 yılı baharında, İskenderiye piskoposu yüce Kyrillos'un müridi Petrus adındaki birinin liderliğindeki bağnaz keşişlerden oluşan bir güruh, Hypatia'yı, cadı olduğu gerekçesiyle bir dersinin ortasında yakaladı. Hypatia kendini çığlık çığlığa savundu, ama hiç kimse ona yardım etmeye cesaret edemedi. Keşişler onu Cesarion Kilisesi'ne kadar sürükledi. Orada herkesin gözü önünde tuğlalarla vahşice dövdüler. Gözlerini oyup dilini kestiler. Öldüğünde cesedini Cinarus denen bir yere götürüp paramparça ettiler. İç organlarını ve kemiklerini çıkarıp ateşe attılar. Amaçları Hypatia'nın bir kadın olarak simgelediği her şeyi tamamen yok etmekti.
Felsefeye giriş yapmak için ben de çoğu kişi gibi Sophie'nin Dünyası ve Nigel Warburton'un Felsefenin Kısa Tarihi kitaplarını okumuştum; fakat bu kitabı okuduktan sonra bu saydığım kitapların felsefeyle ilgili sadece kısa kısa bilgiler verdiğini öğrenmiş oldum ve az hacimli kitapların felsefeyi hakkıyla öğrenmeye yetmeyeceğini gördüm. Felsefeyi
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla