petta reddast

petta reddast
@petttareddast
Bu hesapta -ve her hesapta- sizin katılmak zorunda olmadığınız fikirler paylaşılmaktadır.
Şimdi, geçmiş zaman diyebileceğimiz o zamanlarda İstanbul evleri üçe ayrılabilirdi. Bunların Boğaziçi’nde su kıyılarında ve ahşap olanlarına yalı; İstanbul'un sayfiye semtlerinde, bahçe içlerinde ve yine ahşap olanlarına köşk; şehirde, ayrı harem ve selamlık daireli ve çokları kârgir olanlarına konak denilirdi. Bu kaçgöç zamanlarında Beyoğlu civarının apartmanlarında ise aileler oturmazlardı.
Reklam
ERKEK: Kendini insan yerine koymadığın bundan belli. Gel buraya! Şu kapıdan içerisini bir de ben sana göstereyim. (Kadının kolundan tutup çeker, oday gösterir.) Bak şu denize! Bir yığın dalganın çarpışmasından bir düzlük oluvermiş orta yerde, gördün mü? Sakin, uyuyor. Kendini yok edemez, ortadan kalkmak onun elinde değil. (Bırakır Kadın'ın kolunu.) Çek kapıyı! Kendimizi var edemediğimiz için yok ediyoruz.
Sayfa 113Kitabı okudu
Bir sonuçsun sen, sonucun alacağı öç yoktur.
Sayfa 113Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ERKEK (bir süre dolaşır): Kendini öldürecekmiş... Hiç anlamıyorum. Bu dünya pis pis yaşamak içindir oysa. insanın kendisini öldürmesinde, dünyanin temiz olabileceği inancı saklı. Nerden çıkarırlar bu inancı? Niçin çıkarırlar? (Durur.) Belki de kendilerini öldürmek için. (içer, dolaşır.) Öldürsünler bakalım. (Kadın’ın önünde durur.) Neden öldürmedin kendini?
Sevmek zorunda da tutamaz kimse beni. Sevilmek deyince kusurlarımızı, ayıplarımızı sevdirmek istiyoruz.
Reklam
Reklam
575 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.