Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toprak, çocukların ilkbaharıdır. ~peygamber efendimiz (s.a.v)~
Sayfa 95 - İNSAN VE HAYAT KİTAPLIĞIKitabı okudu
•|"Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir..." Hz.Muhammed (S.A.V)
Reklam
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Karada veya denizde Müslümanın malına bir telef gelmişse bu ancak zekâtın verilmemesindendir."
Sayfa 138 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Peygamber Efendimiz (s.a.v), İbn Abbâs'a şöyle buyurdu: "Evlâdım, sana bazı şeyler öğreteceğim; Cenâb-ı Hakk'ı gözet ki, O da seni gözetsin, Cenâb-ı Hakk'ı gözet ki, O'nu karşında göresin. Bolluk ânında O'na kendini tanıt ki, sıkıntı zamanında O da seni tanısın. İstediğin zaman Allah'tan iste; yardım talep ettiğinde Allah'tan dile. Başına gelecekler konusunda artık kader belirlendi; sana zarar vermek için bütün mahlükat gayret sarfetse ancak Allah'ın sana yazdığı bir zarara sebep olabilirler. Rıza ile yakin üzere Allah için amelde bulunabilirsin, durma bunu yap; buna gücün yetmiyorsa hoşlanmadığın bir şeye sabır göstermende büyük hayır vardır."
(İbn Hanbel 1/307)Kitabı okuyor
“Fahr-i âlem bakmadı dünyaya fakr etti kabul Ol mübarek cismine bak gör ki şal üstündedir." "Alemin övüncü olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dünyaya dönüp bakmadı ve fakr halini kabul etti. Nitekim ipeklerin değmeye can attığı mübarek bedenine baksan, onu kuru bir şal üstünde görürsün." Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbî)
Hz. Hûd (a.s) kıssasını anlatan ayetler, müşriklerin Efendimiz'e (s.a.v) eziyetlerinin en çok olduğu zamanda nazil olmuştur. Allah Teâlâ, bu kıssa ve diğer kıssalarla Efendimiz'i (s.a.v)teselli etmiş, peygamber kardeşlerinin tevhid ve tebliğ mücadelesini, kurtuluşlarını anlatmıştır. Bu kıssadan anlıyoruz ki küfür nenkadar güçlü olursa olsun, tevhid üzere olanlar, Allah'a tevekkül edenler kazanmış, inkârcılar da kaybetmiştir.
Sayfa 13 - Ali SözerKitabı okudu
Reklam
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Çok sürmeden öyle bir zaman gelecek ki, insanlar kalburda elenir gibi elenecekler. (İyi kimseler gidip) sadece rezilleri kalacak. Ahitlerini bozacaklar ve emanetlerine hainlik edecekler. Kendileri de ihtilafa düşmüş olup şu hale gelecekler" buyurdu ve parmaklarını birbirine geçirdi. Ashâb-ı Kirâm: "O vakit biz ne yapalım (Bize Peygamber ne emredersiniz) Yâ Resûlallah!" diye suâl ettiler; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Hak bildiğiniz (Şer-i serîfin emrettiği) şeyleri yapar, inkâr ettiğiniz şeyleri, yani dinin yasak kıldıklarını terk edersiniz. Kendi emriniz altında bulunan (terbiye etmekle mesul olduğunuz) kişileri ıslah ile uğraşır, halkı ıslah etmekle uğraşmazsınız. (Zira o zaman geldiğinde insanlar nasihati kabul etmezler.) Sünen-i Ebû Dâvud
Sayfa 65
Buyurur ki âlemlerin efendisi Peygamber Efendimiz (sav.); "Allah yolunda sefer yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini göklere uzatarak: "Ya Rab, ya Rab!" diye yalvarıyor. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haram dır. Böylesinin duası nasıl makbul olur?"Boğazından gecen haram bir lokma, makbul bir duâya mânidir kıymetli kâri. Suçu başkasında değil de yediklerinde ara. Sabahlara kadar yal varsan bile duana icabet bulamazsın. Değil bugün, kırk gün evvel yediğin haram lokma bile daha bedeninden çıkmamıştır. Bugün yediğin ise kırk gün daha duanı bağlayacaktır. Ashabın büyükle rinden Enes Bin Malik'e (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurdular: "Ey Enes, helal kazan, duan müstecâp olur. Zira bir kimse ağzına haram lokma götürürse, muhakkak kırk gün onun duası kabul olmaz. Duana icabet bekliyorsan, Hakk'ın yardımı ulaşsın istiyorsan önce haneyi, yani kalbini mamur etmelisin. Kalbi mamur etmenin yolu, evvela boğazdan geçen lokmayı düzeltmektir. Bir bedende haram bulunuyorsa, ne o bedenle yapılan ibadet, ne o dille yapılan dua kabul olur
İyiler-Kötüler Savaşı
Ahir ümmetin ahir peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), açık ve net bir şekilde bu savaştan haber vermiş ve o savaşın olacağı, şer güçlerin cezalandırılacağı güne "Yevmü'l-melhame" (etlerin iç içe geçtiği gün) demiştir. Aynı zamanda zor, meşekatli ve ölümün kıtalar halinde kol gezdiği bir dönem! Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki Yahudi, taşın ve ağacın arkasına sakla- nacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad 204 ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır." (Müslim, Fiten, 82)
Sayfa 418 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Ahmed bin Hanbel ve Tirmizi'nin nakletmiş oldukları şu hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.v) bakın ne buyuruyor? "Allah yolunda bir saat savaş için saf bağlamak, altmış sene nafile namaz kılmaktan daha hayırlıdır."
Reklam
Peygamber Efendimiz(s.a.v): "Sana kesinlikle lânetçi olmamanı tavsiye ederim" buyurdu.
Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Güzel söz sadakadır."
Güneş gören su ile yani güneşte ısıtılan su ile abdest almayı gusletmeyi yasaklamış Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve güneşte ısıtılan suyun cilt için ne kadar zararlı olduğunu ve cilt hastalıklarına sebep olduğunu bildirmiştir.
Fenalıklara Değil İyiliklere Bak
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile alâkalı Hz. Muâviye (r.a.) şöyle anlattı: Bir seferde Resûlüllah Efendimiz’in (s.a.v.) matarasını taşıyan Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) rahatsızlanmıştı. Ben hızlı davranarak hemen Resûlüllah’ın abdest aldığı matarayı aldım, hürmetle Resûlüllah Efendimiz’in eline su dökmeye başladım. Resûlüllah Aleyhisselâm bana bakınca heybetinden başımı eğdim. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) bana tekrar baktı ve: “Ey Muâviye (r.a.), eğer Müslümanların işlerini görmek sana verilirse Allâh’tan kork ve adaletle hareket et.” buyurdu. Bundan iyice anladım ki bu iş, benim başıma gelecektir. Abdest suyunu dökmeye devam ettim. Sonra Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) ikinci defa baktı ve: “İyi bil ki benden sonra ümmetimin işlerinin başına geçersin. O vakit geldiğinde sen onların iyiliklerine bak, suçlarına ve fena hallerine bakma.” buyurdu. Bundan dolayı Hz. Muâviye (r.a.), insanlara hep yumuşaklık ve tatlılıkla davranırdı. (İslam Tarihinden Altın Sayfalar, Fazilet Neşriyat)
Kalb kendi memleketinde adaletle hükmederse, bu uzuvları taat ve ibadet etmekte kullanır. Yani, göze iyiye, güzele bakmasını; kulağa faydalı şeyleri dinlemesini, diğer uzuvlara da hayır işleme­lerini emreder ki bunun neticesinde bereket başlar, kalbin meydanı temizlenir, saflaşır. Bunlara işareten Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Bedende bir parça et vardır ki o iyileşince bedenin hepsi iyileşir, o hastalanırsa bedenin hepsi hastalanır. İşte o kalptir” buyurmuş­tur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.