Bekir Bozdağ İmam -Hatip den iyi tanır!
Bunlar sanıyor ki gelenekten gelme! İnancı geleneğe dayanıyor... Ben şimdi sana oruç da boş namazda boş desem dinden çıkarırsın değil mi beni? Hadi onlar var! Hepsi var! Fıkıh da var bende... Şimdi desem ki cennet cehennem benim için avunma mecrası değil desem ona da atar tutarsın! Ancak Yunus Emre, " bana seni gerek seni" diyince o Allah dostu oluyor öyle mi? Namazımı kılarım, orucumu tutarım kimseden de üstün sayılmam... Onu Allah bana gösterecek! Peygamber kızına güvence vermemiş... Ben de cennet cehennemle avunup kalkacam öyle mi? Z kuşağı çoğunuz İYİKİ varsınız! Bazen öyle soruyorsunuz ki itikatımdan şüpheye düşüyorum. Kusurluyuz. Sudan yaratıldık. İnanç beni taze tutuyor...
Kimseyi tekfir edemeyeceğimiz gibi kimseye cennetlikte diyemeyiz.. dememeliyiz...nasıl bu kadar emin konuşuyorsunuz akılalır gibi değil.Ayrıca bütün haber sitelerinde çay ocağında öldürülmüş derken neden namazdayken,cami çıkışı vs.öldürülmüş diye ölümü uhrevileştiriliyor anlam veremiyorum.Kendisini tanımıyorum hangi konuyla ilgili olumlu,olumsuz ne demiş bilgimde yok garibime giden "cennetten sana müjdeler olsun!Cennetlik oldu!Şehit oldu!" vs.söylemleri hangi bilgimize dayanarak bu şekilde yorumlar getirebiliyoruz maşallah hepimiz alim,alime olduk!Ki "inşallah" öyledir desek yine tamam dicem de Peygamber Efendimiz (sav)bile kızına o garantiyi verememişken bizim ahkâm kesmemiz...
Reklam
İman ve itikat üzerine
Hayatımdan; -itaat etmek ve -sadık olmak kavramlarını pazartesi itibariyle çıkarmış bulunuyorum... Peygamber, kızına babana bile güvenme dediğine göre artık bu kavramlara inandığım dinde yer yok!
Asr-ı Saadet'ten
Allah Resûlü (s.a.s.), bir gün kızı Fâtima'nın evine geldi.Gözleri damadı Ali'yi aradı. Rahmet Peygamberi, yanlış giden bir şeyler olduğunu derhal hissetmiş olmalı ki kızına, "Amcanın oğlu nerede?" diye sordu. (Buhârî, Fedâilü ashâbi'n-nebî, 9) Hz. Fâtima, “Aramızda bir şeyler oldu. Bana kızdı, çıkıp gitti.Gündüz uykusunu yanımda uyumadı." diye cevap verdi. Allah Resûlü, Hz. Ali'yi arattı. O da üzülmüş olmalıydı. "Ali mescitte." dediler, "Mescidin bir köşesinde uzanmış uyuyor." Peygamberimiz mescide vardığında Hz. Ali'nin üstündeki giysinin sırtından kaydığını ve sırtının toz toprak içinde olduğunu gördü. Ona yaklaştı, bir taraftan üzerindeki toprağı silkeliyor, bir taraftan da "Kalk Ebu't-türâb! (topraklı)" diye ona latife ediyordu. (Müslim,Fedâilü's-sahâbe, 38) Kırgınlığın sürmesine ve ayrılığın kökleşmesine izin vermeden damadının gönlünü almaya çalışıyordu. O günden sonra Hz. Ali ashâbın arasında bu lakapla anılacaktı. Huzursuzluk, Peygamber Efendimizin sevgi ve rahmet eliyle sükûnet ve ferahlığa dönüştü. Barıştıran, birleştiren, ailede merhamet ve adaleti tesis eden Allah Resûlü (s.a.s.), küslüğün üstünü sevgi ile örtmüş, bir anlık öfkeden doğan kırgınlığı şefkatle silmişti. Hz. Ali ve Hz. Fâtima'ya bir aile olduklarını yeniden hatırlatmıştı.
Allah’ın cehennemden uzaklaştıracağı için kızıma Fatıma adını verdim
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte: “Onu sevenleri, Allah’ın cehennemden uzaklaştıracağı için kızıma Fatıma adını verdim” buyurdu. Peygamber Ocağının En Nadide Gülü Hz Fatıma Nebiler Efendisinin son çiçeği… Rasulullah (s.a.v.)’ın dünyada neslini devam ettiren nur yumağı… Kızlarının en küçüğü… Cennet gençlerinin efendileri
İnsan Kendine Gel!
Muhammed(s.a.v.) kızına "Baban peygamber diye güvenme" demiştir. Peygamber kızına dediği zaman için biz neyin egoistliğini yapıyoruz? Peygamber' in kızı da olsan bir avuç kuru toprak, zalimin kızı da olsan sonun bir avuç kuru toprak...
Esoş
Esoş
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.