Kafasının içinde 86 milyar nörondan oluşan bir beyin bulunmaktaydı. Bu nöronların her biri diğer binlerce nöronla, sinaps adı verilen bağlantilar kurmaktaydı. Zaten beyni bu kadar mükemmel bir organ haline getiren de sinapsların saylamayacak kadar yüksek bağlantı sayısıydı. Ama ne zaman kızı görse ya da onu hatırlatan bir şeye rastlasa, sanki beynindeki 86 milyar nöron tek bir yerde sinaps yapmış gibi hissediyordu.
bir müzik aleti çalmak işitsel, görsel, duysal ve motor korteksin hep beraber çalıştığı oldukça etkili bir egzersizdir. Haftada sadece bir saat enstrüman çalmanın bile birkaç ay sonunda beynin hafiza, işitme ve motor işlevlerinden sorumlu bölgelerinde büyüme ve aktivite artışı sağladığını biliyoruz. Beynimizde iki yarıküre arasındaki etkileşimi sağlayan ve multitasking dediğimiz eşzamanlı işlerin yapılmasından sorumlu korpus kallosum adında çok önemli bir yapı var ve müzik aleti çalmak bu bölgeyi en fazla gelişti ren aktivitelerden birisi.
Evrenin kendisi bir şarkı söylüyor ve tüm galaksiler bu şarkıyla birbirleri etrafnda çılgınca dans ediyorlar. Tipkı elektronların atomun çekirdeği etrafnda dans etmesi gibi" dedi. Tesla uzay boşluğunda sürekli dönmekte olan gök cisimlerine ve atomlara bu gözle bakmamıştı hiç. :"Her şey, müzik ve beynimiz de buna uygun bir şekilde oluşmuştur. Müziğin beynimiz üzerindeki gücünü asla hafife alma.
"Dünyanın bütün nimetleri elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir."
Turgenyev ^_^
"İnsan dua ediyorsa mutlaka bir mucize istiyordur. Her dua bütünüyle şuna indirgenir; ulu Tanrım, ne olur iki kere iki dört etmesin..."
"Peki şimdi ne olacak?" diye sordu.
"Bilmiyorum" dedi Fizyolog. "Ama sanırım bugüne kadar yaptığım en iyi şeyi yapmaya devam edeceğim. Bekleyeceğim. Gerçi bugün yaşanılanlardan sonra artık beklemek çok zor olacak ama bekleyeceğim."
Sayfa 317Kitabı okudu
"Kelimeler, onlara yaptırmak istediğiniz işleri her zaman beceremezler. O yüzden müzik vardır. Kelimelerin boşa çıktığı zamanlar için."
"Onu en çok yarasından öpmek istedim,
Her şey aşktı ve öyle kalacaktı."
Kişioğlu da ağaca benzer, ne denli yükseğe
ve ışığa çıkmak isterse, o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe.
Friedrich Nietzsche
Parmağının gösterdiği yönde normal bir yol yoktu ama söz konusu Toprak olduğunda her yer yürünebilirdi.
Sayfa 233Kitabı okudu
Mesela az önce oturduğumuz şu bank. Her tarafı kırık ve kirli. Kimisi üzerini çizmiş, kimisi bir kısmına tekme atıp kırmış. Niye biliyor musun? Çünkü bu bank sahipsizdi ve insanoğlunun sahipsiz olana karşı tavrı netti. Ya sahip olacaktı ya da sahip olamayacaksa illaki zarar verecekti.
Sayfa 191Kitabı okudu
Çok sevdiğim bir söz der ki; bazı şeyleri oldukları gibi değil, olduğumuz gibi görürüz.
Sayfa 190Kitabı okudu
Beyin gerçekten çok garip bir organdı. Vücuttan gelen tüm ağrıları hissedebilmesine rağmen kendi ağrısını hissedemezdi çünkü beyin üzerinde ağrıyı algılayacak da yapılar yoktu.
"Keşke" diye düşündü, "şu on beş saniyeyi dondurup bir yerlerde saklayabilsem." "Geri kalan hayatım boyunca hep bu sahnede yaşayabilirim."
Sayfa 188Kitabı okudu
"Cümleler" diye geçirdi aklından. İstedikleri zaman ne kadar da güçlü olabiliyorlar.
Sayfa 181Kitabı okudu