Bir suçluyu topluma kazandırmak pek de kolay bir iş değil. En basitinden, hapisten yeni çıkan biri, özgürlüğüne kavuştuğu an tekrardan aynı suçları işleyebiliyor. Kötülük yapmaya kararlı birini yolundan döndürmek çok zor. İstediği kadar cezasını çeksin, çıktığı vakit kötü eylemlerine kaldığı yerden devam edebiliyor. Peki kötü birini topluma kazandırmak adına daha farklı yöntemler denesek işe yarar mı? Daha sinsi, daha psikolojik yöntemler… Mesela o kişinin özgür iradesini elinden alsak, onu kötü kararlar alamayacak bir biçime soksak? Bunun sonucunda o kişiye iyi bir insan diyebilir miyiz, daha doğrusu o kişiye insan diyebilir miyiz?
Yazar Anthony Bourgess da bu problemler üzerine kafa yormuş biri. Distopik eseri Otomatik Portakal’da, bize özgür iradeyi, iylik--kötülük ve ahlak kavramlarını sorgulatmakta. Bolca şiddet, psikoloji ve kara mizah barındıran bu eser sahip olduğumuz değerleri yeniden sorgulamamızı sağlıyor. Kitabı okurken bizim de zihnimize seçimlerimiz sonucun mı kötülükten uzaklaşıyoruz, yoksa kötülükten uzaklaşmaya şartlandırıldık mı? Sorusu giriyor