"Kem nazar kılmak yaraşmaz bende-i Rahman'a kim
Her kulun gönlünde bir gencine-i pinhânı var"
...
"Kiminin zahirde dışı kara amma içi ak
Kimi ak yüzlü meğer içinde bin isyanı var"
Kelâm-ı kibar, zikir meclisinde aşkla terennüm edilince bardaktan dökülen her bir ifade ciğer yakan bir murâkabe davetine dönüşüveriyor. Derviş baba feryat ediyor:
"Kem nazar kılmak yaraşmaz bende-i Rahman'a kim
Her kulun gönlünde bir gencine-i pinhanı var"
Kem nazarlarınız geliyor aklınıza, insanların ahvalini yanlış yorumlayışlarınız, cilve-yi Rabbâni'ye râm olamayışlarınız geliyor, pişman oluyorsunuz. Tövbenize bir tefekkür eşlik ediyor sonra. Bende-i Rahman olabilsem böyle olmazdı diyorsunuz. Kusur, gördüğüm kişide değil bende demek ki. Sahi ne demek Rahman'a bende olmak ve neden Rahim'e değil de Rahman'a? Siz düşünedurun, devam ediyor feryadı dervişin:
"Kiminin zahirde dışı kara amma içi ak
Kimi ak yüzlü meğer içinde bin isyanı var"