"Karıma 2 nci Mektubumdur"
33-11-11
Bursa Hapisane.
Bir tanem! Son mektubunda : "Başım sızlıyor, yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa seni kaybedersem"
diyorsun
"yaşayamam!"
Yaşarsın karıcığım!
Kara bir duman gibi dağılır
hatıram rüzgârda! Yaşarsın kalbimin kızıl saçlı bacısı! En fazla bir yıl sürer
"Karıma Birinci Mektup"
33. 10. 25
Bursa
Hapisane.
Anne:
af olursa nasip olur üç güne dek saçlarını okşayabilmek...
Yavrum! Uyuyamıyorum! Görünmez kuşlar ötüyor üstünde kızıl ağaçların.
Alevli bir duman gibi tütüyor gözlerimde saçların!
Saçları altın dudakları nar koyu kehribar gözlü sevgilim. Çıkacağımdan emin değilim. Tutmaz bizleri af!..
Bak ne tuhaf ne güzel Ne harikulade ışıldıyor ay ışığı pencerenin demirlerinde!
Elbette ben böyle demirlerle bölünmeyen aya kavgaya ve sana kavuşacağım günün birinde...
Karı!
Kış geldi gönder benim yün çorapları! Birimiz dışında demir kapının içinde birimiz.
Kim bilir
kaç kış daha geçireceğiz? Üzülme benim için!
Renk gören
ses duyan başımla ellerini yüreğimde sıktığım arkadaşımla
saatları gün günleri ay ayları yıl edip devirmem kolay! Ay ışığı pencerenin demirlerinde kavuşacağız günün birinde....
Düşmanlara gam. Dostlara selam. Kalbimde çocuklarım. Seni kucaklarım. Canın sıkıldıysa bu mektuptan beni affet!..
Kocan:
Nâzım Hikmet...
Sen benim hiçbir şeyim olmasaydın da (bu muazzam bir felaket olurdu benim için) sadece okuyucum olsaydın ve ben de bunu bilseydim, bu bile yeter bir saadet olurdu benim için.