Lise sondaydım..
Felsefe hocası derse girdi, "arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?"
dedi. Birer birer cevap verdik ama hoca hiçbirimizin cevabını doğru kabul etmedi.
"O zaman siz yapın tarifini hocam." dedik..
Hoca ayağa kalktı ve;
"Pislik bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir." Diye bir tarif yaptı...
"Nasıl yani?" dedik
"Çok kolay arkadaşlar."dedi..
"Örneğin annenizin saçını öper ve koklarsınız. Ama o saçın bir tek telini dahi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur."
Yine tabağınızdaki yemeğinizi yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlarsa o yağ artık pis olur."
"Ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir."
#Alıntı
1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
YouTube kitap kanalımda Kötü Çocuk kitabını yorumladım! : ytbe.one/q-_bzyWLIGI
Işıltılı hayatlar, bol bol ergenlik hormonu, mutasyonla üretilmiş domatesler ve en çok da kendisini dünyanın en bad boy’u zanneden ERRRKEKKKKler… İşte bunların hepsi Kötü Çocuk kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu
Vay anam vay!
Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri,
Merhaba, bugün bu kitabı biraz eleştireceğim. Katılan olur olmaz, bu yazıcaklarım bir ‘tarihçi’ olarak benim düşüncelerim.
Semerkant romanı malum çok popüler bir kitap. Ben popüler olan kitapları pek okumayı sevmiyorum, ama bu kitabı İlber Hoca tavsiye ettiği için okuma gereği duydum. Eleştirime geçmeden önce kısaca kitaptan bahsedeyim.
~
Kitap,
Nietzsche, "İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığına inanabilirdim, belden aşağısını yaratmasaydı," demiştir. Nietzsche, esprilerini o kadar ciddi
bir havayla yapar ki çoğu insan gülmeyi unutur. Konuyu, Nietzsche ile açtık ve belden aşağısıyla devam ettirelim. Bugün bilimin, romantizmi öldürdüğü söylenir çünkü bilim, her somut nesneyi
Yazdıklarımı okuduktan sonra beni takip etmeyi bırakacak, tedavi olmamı önerecek ve engelleyecek okurlar olacaktır mümkün müdür? Evet hem de çok mümkün :)
Deliliğin aşamaları, rütbeleri dönem dönem değişen ünvanları vardır. İnanmıyor musunuz? Benim yaşadığım yıllarda karşılaştığım olaylara verdiğim tepkileri anlattığım zaman farklı yıllarda
Bir yazar 1861 yılında, sürgünde hapis olarak geçirdiği senelerin ardından bir kitap yazıyor; bense yazıldıktan 160 sene sonra bu eseri okuyup diyorum ki ''sen nasıl bir psikoloji içindesin, sen gerçek bir hastasın Dostoyevski''
Değerli arkadaşlar, kitabı gece 02.30'da bitirdim ve uyumak için yattığımda yarım saat kitabı düşündüğümü fark ettim ,
Bakara 173.ayet
Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur. Biliniz ki Allah bağışlayan ve esirgeyendir.
Maide 3.ayet
Murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş,
Bir garip olayda İstanbul dan geldi.Bir hanım kardeşimiz sokakta yürüdüğü esnada bir kendini bilmez amcamız sen nasıl şort giyersin diye kızımıza çıkışıyor.Kızımızda kendini bence çok güzel savunuyor.Ama keşke kendini savunmak zorunda hiç kalmasa.Çünkü bu konuyu yaşayıpta bu karşılığı veremeyecek çok fazla hanım kardeşimiz var.Şimdi bu konuyla
Leyla ile Mecnun küfür etmeyenlerin dizisidir. Kalp kırmayanların. Zeki insanların. Üşengeç insanların. Çay içilir mesela. Öyle fincanda değil çay bardağında. Üzüme düşülür çünkü içki içilmez. Sigara içilmez sakız çiğnenir. Bedua edilmez. Pis denir. Pislik herif denir. Tuvalet terliği denir. Poşet denir. Kulpu kırık çaydanlık denir. Aile vardır bir kere dizide. Kendi kanalından, kendi belediyesine tut dizilere, programlara dahi apaçık gönderme yapılır. Birde... Alacakaranlık tarzı vampir kitaplarının ya da o tarz saçmalıkların Edebiyat katili olduklarını öğretti. Şiir okumayı sevdik, adamlığı, arkadaşlığı öğrendik. Ve en güzeli hiç susmayacakmış gibi ağlarken ve birden kahkahalar attırıyordu ya onu sevdik. Beklemeyi sevdik be! Bizimde o gemide bir beklediğimiz olduğunu öğrendik. Ve dedik ki o gemi gelecek. "O gemi mutlaka bir gün gelecek."