Sözgelimi savaşın başında Türkler Tuna'yı geçmemize ve Balkanlar'a sarkmamıza olanak vermişler, kalelerini, kentlerini bize terk ederek kazma kürekmiş, pibodi tüfeğinin önemiymiş hiç düşünmeden geri çekilmişlerdi. O sıralar fanatizmi de unutmuş görünüyorlardı. İşin ciddiyetine tamamen Plevne önlerinde vardılar. Derken Plevne kalesinin
... O sırada daha yüksek rütbeli bir Rus generali kulübeye girdi. Bu, Korgeneral Ganetski idi. Strukof'un alamadığı kılıcı o aldı. Osman Paşa'yı da tevkife hazırlanmışken, kapı birden açıldı. Rus orduları başkomutanı Grandük Nikola eşikte göründü. Sert bir asker selamıyla koca gaziyi selamladı.
"Saygılarımı arza geldim, müşir hazretleri. Rus orduları ve Rus Çarı adına kahraman düşmanımızı selamlamaktan şeref duyarım!"
Kılıcı Korgeneral Ganetski'nin elinden alıp tuttu. Saygıyla Gazi Osman Paşa'ya uzattı:
"Dün nasıl şerefle taşıdıysanız bu kılıcı, bundan sonra da taşımaya layıksınız. Sizin Plevne'de yaptığınızı cihan birleşse yapamazdı. Siz bize değil, açlığa ve yokluğa teslim oldunuz..."
Osman Paşa, Rus generaliyle savaş üstüne bir süre Fransızca sohbet etti. Kılıcı beline bağlanmıştı. "Esir" muamelesi görmeyeceği ve "misafir" kabul edileceği kendisine bildirilmişti.
Sayfa 480 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Tarihimizin iftihar sayfalarından birini teşkil eden Plevne Zaferi, milletimizin gönlünde ve dilinde ebedîleşmiş, abideleşmiş, hakkında destanlar, türküler söylenmiştir:
"Tuna Nehri akmam diyor,
Kenarımı yıkmam diyor,
Şanı büyük Osman Paşa,
Plevne'den çıkmam diyor.
Düşman Tuna'yı atladı,
Karakolları yokladı,
Osman Paşa'nın kolundan,
Beş bin top birden patladı.
Kılıcını çaldı taşa,
Taş yarıldı baştan başa,
Şanı büyük Osman Paşa,
Askerinle binler yaşa!"
Sayfa 477 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
30 Temmuz 1877 günü Ruslar 50 bin asker ve 184 top ile Plevne'ye saldırdı. Osman Paşa'nın ise 58 topu ve 23 bin askeri vardı. Buna rağmen Ruslar yenildi. General Krüdner, arkasında 7 bin 305 ölü ve sayısız yaralı bırakarak çekilmek zorunda kaldı. Osman Paşa'nın ise sadece yüz şehit le 400 yaralısı vardı.
Sayfa 476 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Koskoca imparatorlukta Merşal Osman Paşa gibi, üzerine düşen görevi her ne pahasına olursa olsun yerine getirmeliyim, diye çırpınan bir asker, üst seviyede başka bir bürokrat daha var mıdır, bilmiyorum.
Kemalist değilim ama İzmir marşını dinlemekten keyif alıyorum; muhafazakar değilim ama Dombıra şarkısını dinlemekten keyif alıyorum; Kürtçü değilim ama çavbella şarkısını dinlemekten keyif alıyorum; Türkçü değilim Plevne marşı dinlemekten keyif alıyorum. İşte aşırı olmamak böyle bir şey her fikirleri anlayışla dinlersiniz.
Sultan Abdülhamid Han'ın yanıtı :
"Eğer Bay Herzl, senin bana arkadaşım olduğum gibi bir arkadaşın ise, ona nasihat et! Bu hususta bir başka adım atmasın. Ben bir karış toprak bile olsa toprak satamam. Zira bu vatan bana ait değil, milletime aittir. Benim milletim, bu imparatorluğu savaşta kanlarını dökerek kazanmışlar, onu kanları ile verimli kılmışlardır. Bu topraklar bizden sökülüp alınmadan evvel, biz onu tekrar kanlarımızla sularız.
Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer ikişer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Onlardan bir tanesi dahi dönmemek üzere muharebe meydanlarında canlarını vermişlerdir. Osmanlı Devleti, bana ait değil, Türk milletine aittir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakalım Yahudiler, milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman, onlar Filistine karşılıksız sahip olabilirler. Bizim cesetlerimiz taksim yapılabilir. Ben canlı bir vücut üzerinde ameliyat yapılmasına razı değilim."
Seni de vururlar bir gün ey Acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın, sözün, türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın
Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı
Gül açan yüzlerimizde
Göğeriyor rengin senin de
Füruzan'ın (Feruze Çerçi) 11 Şubat'ta aramızdan ayrılmasıyla gündem olması, Türk yazınından son zamanlarda ne kadar kopmuş olduğumu fark ettirdi. Vefatına kadar ki tüm yaşamında oluşturduğu eserler ve o karizmatik duruşuyla birlikte aldığı birçok ödülle de klasikleşen bu önemli yazara da aktüel okuma listemde yer vermeye karar verdim.
Bayrağıma sema dünden alışık,
Yiğidim, altın çağ yazmak için gel,
Köhne çağa mezar kazmak için gel!
...
Kosova'da şehit Murat Sultan ol,
İstanbul'da Ulubatlı Hasan ol,
Plevne'de Şanlı Gazi Osman ol,