Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Aşağıda felsefi ve teoloji konularına göre sıralanmış 200 filmi keyifle izleyeceğinizden eminiz.
HAYATIN ANLAMI
Fight Club (1999)
Gates of Heaven (1778)
Ghost World (2001)
Leaving Las Vegas (1995)
Baş kahramanımız Arvin’in annesi ölmek üzere. Babası Willard ise karısını ölümden kurtarmak için her gün Tanrı’ya kurban adıyor. Ağaçlara İsa gibi çarmıha gerilmiş hayvanlar, hayvanların kanları…
Kendilerini ‘Tanrı’ya adamış’ Roy ve Theodore. Theodore kötürüm. Roy ise saf. İkisi de sapkın. Din adı altında pislikler yapıyorlar.
Şerif Bodecker, üst mertebelere ulaşmak gibi bir hayali var, tabii bu Şerif de masum değil.
Şerifin kız kardeşi Sandy ve onun kocası Carl. Carl, bir fotoğrafçı. Tabii kendisi ve karısı Sandy doğa fotoğrafları falan çekmiyor. Yolda gördükleri otostopçuları arabalarına alıyorlar. Sandy, aldıkları otostopçuları baştan çıkarıyor. Carl, fotoğrafınızı çekeceğim diyor sadece. Sandy, otostopçuyla cinsel ilişkiye girdikten sonra otostopçuyu öldürüyorlar ve ölüyle çeşitli cinsel fotoğraflar çekiyorlar. Bu onların hobisi, fantezisi.
Tabii bunların yanında birkaç karakter daha var kitapta. Benim en nefret ettiğim ve bahsetmek dahi istemediğim vaiz Teagardin var mesela. Her neyse.
Bu kadar karakter en sonunda bir yere bağlanıyor tabii. Kitap gayet güzeldi fakat herkese göre bir kitap değil kesinlikle. Hiç bu kadar açık küfürlü bir kitap okumamıştım. Bu arada küfür bu kitaptaki en masum şey olarak kalıyor. Din adı altında yapılan sapkınlıklar ve ahlaksızlıklar o kadar gerçekçi anlatılmış ki… Bu kitaptaki yaşanan çoğu olay zaten gerçek hayatta da yaşanıyor maalesef.
Kitabı öneriyorum. Küfürden ve cinsel içerikten rahatsız olmayacak okurlar mutlaka okumalı.
Hacim olarak ufak, ama içerik olarak çok zengin bir kitap. Bana biraz düzensiz geldi. Sohbet tadında, ama birazdan hangi konuya geçecek, neden bahsedecek öngörülmüyor. Biraz kendisini akıntıya bırakarak yazmış, kuru bir akademik çalışmadan çok uzak bir yazı stili olsa da, kitapta tutunabileceğim ana sütunların yokluğunu hissettim.
Herşeye rağmen
"Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar."
Frederick Pollock