Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bipolar bozukluğu olan kişiler hipomanik ve manik episodlar sırasında sık sık sıradışı yaratıcılık patlamaları sergiler. Vincent van Gogh, Paul Gaugin, Jackson Pollock, Mark Twain, Ernest Hemingway, William Faulkner, Ludwig van Beethoven, Robert Schumann ve Brian Wilson de dahil, en ünlü ressam, yazar ve müzisyenlerimizden bazılarında bu hastalığın olması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 131 - Doğan Kitap Çeviren Duygu AkınKitabı okudu
Demek istediğim şu, şöyle bir düşününce, önünde sonunda herkes acı çekiyor..
Sayfa 22 - İTHAKİ MODERN
Reklam
..dinin fazlası da azı kadar kötüydü, belki daha da kötüydü..
Sayfa 11 - İTHAKİ MODERN
JACKSON POLLOCK
"Beni ilgilendiren duygularımı ifade etmek, resmetmek değil." "İlk resmimi yarım bıraktım çünkü tuvalle aramdaki bağ koptu." "Resim yaparken kendimi geliştirmeye çalışmıyorum, resmin kendine ait bir hayatı var."
Kendi oluşturduğumuz algılar da dünyaya ait birer fotoğraf gibi değildir. Hatta Vermeer'in tabloları gibi fotoğraf kalitesinde yapılmış resimler dahi değildir. Daha çok Van Gogh'un veya Monet'in eserlerine benzerler. (Veya çok kötü bir gün geçiriyorsanız, belki de Jackson Pollock eserlerine benzeyebilir.)
Sayfa 404Kitabı okudu
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap yorumum
ÜÇE KADAR SAY Üçe Kadar Say kitabının yorumuyla sizlerleyim. Jess Tennant serisinin son kitabıydı. Jess'in Port Sentinal kasabasında yaşadığı süreçte yaşadığı ya da şahit olduğu gerilim dolu olaylara şahitlik ediyoruz. Yazarın kalemini tanımam ve anlamam açısından güzel bir yolculuktu benim için Üçe Kadar Say kitabından bahsedecek olursam; Port Sentinal Kasabası, Noel'e hazırlanıyordu. Jess, kasabaya geleli beş ay olmuştum. Bu beş aylık süreçte kuzeni Freya'nın katilini buldu ve Şen'in kız kardeşinin yardım çağrısı geri çevirmedi. Jess, Noel haftasında Cloudia evinde kostümlü bir partiye gidiyor. Jess, hem okullar kapanmadan hem de tatil için arkadaşları kasaba dışına çıkmadan bu partiye gidip keyifli bir vakit geçirmek istiyor. Okulda sıradan bir tarih projesi için Jess ve Gilly grup oluşturmuşlardı. Jess, Gilly ile sözleştikleri gibi kasabadaki kütüphaneye geldi. Kütüphanenin kapanma vakti yaklaşıyordu, ancak Gilly gelmemişti üstelik telefonu da yoktu. Jess, Gilly'nin Pollock Lane'deki evine gidiyor. Gilly'nin annesiyle görüşüyor. Ancak, Gilly ortalarda yok! Gilly, kaçtı mı kaçırıldı mı? Gilly'nin neden telefonu yok? Jess'in aklında ürpertici bir soru var. Kuşkuların da haklı olabilir mi? Gilly'e ne oldu? Kitapla kalın dostlar #okudukbitti #kitapyorumu #gerilim #polisiye #bookstagram #kesfet #erdeminkitapligi #üçekadarsay #janecasey #olimposyayınları
Üçe Kadar Say
Üçe Kadar SayJane Casey · Olimpos Yayınları · 2020443 okunma
Reklam
Bioplar bozukluğu olan kişiler hipomonik ve manik episodlar arasında sık sık sıra dışı yaratıcılık patlamaları sergiler. Vincent Van Gogh, Paul Gaugin, Jackson Pollock, Mark Twain, Ernest Hemingway, William Faulkner, Ludwig van Beethoven, Robert Schumann ve Brian Wilson de dahil, en ünlü ressam, yazar ve müzisyenlerimizden bazılarında bu hastalığın olması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 128Kitabı okudu
İlerlediğim o mükemmel yol daha önce birine aitti ve onun adımlarının üzerinden gidiyordum; işte bu mükemmeldi benim için. Aynı boyaları bularak bir Pollock tablosunun kopyasını yapmak kadar mükemmeldi yani.
Sayfa 291 - Kdy yayinlariKitabı okudu
Bipolar bozukluğu olan kişiler hipomanik ve manik episodlar sırasında sık sık sıradışı yaratıcılık patlamaları sergiler. Vincent van Gogh, Paul Gaugin, Jackson Pollock, Mark Twain, Ernest Hemingway, William Faulkner, Ludwig van Beethoven, Robert Schumann ve Brian Wilson de dâhil, en ünlü ressam, yazar ve müzisyenlerimizden bazılarında bu hastalığın olması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Totalitarizm, SSCB, Frankfurt Okulu;
Frankfurt Okulu düşünürleri arasında totalitarizm kav­ramını ilk kullanan Herbert Marcuse oldu. "Totaliter Devlet Görünümündeki Liberalizme Karşı Mücadele" başlıklı maka­lesi, Marksistlerin faşizm tanımlamasıyla büyük oranda örtüş­mekte, faşizmi çökmekte olan emperyalist-kapitalist yapının bir hastalığı olarak tahlil etmekteydi. Faşizm eleştirisinin Sovyetler Birliği'ni içermesine dönük ilk çarpıcı girişimin sahi­bi olan Horkheimer ise "Otoriter Devlet" başlıklı çalışmasında, Friedrich Pollock'un Sovyetler Birliği'ni de dahil ederek otoriter devletleri tanımlamak için geliştirdiği "devlet kapitalizmi" kav­ ramını kullanıyordu. Horkheimer, aralarında Franz Neumann, Otto Kirchheimer ve A.R.L. Gurland'ın bulunduğu ve faşizmi açıklamak için tekelci kapitalizm kavramını kullanmakta ısrar eden isimlerle bir tartışmaya girdi. Böylece, Frankfurt Okulu ta­rihinde ilk kez, hem de en önemli isimlerinden Horkheimer ta­rafından faşizmle Sovyetler Birliği'ni net biçimde aynı kavramsal çerçevede ele alan bir analiz geliştirilmekteydi. Aynı çalışmada Horkheimer eleştirel güçlerin kaynağı olarak ilgisini bireye yön­lendiriyordu.
529 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.