Çocukluğumda, kar yağdığı zaman, yani pencereyi açıp da dışarıda diz boyu kar gördüğüm zaman öyle sevinirdim ki, alışık olduğumuz dünyayı bir süreliğine olsa da görmemek için, kendime, karın en yoğun ve en yüksek olduğu bir yer bularak hemen bir tünel, belki bir kulube kazıverirdim. Kar bu durumda bir armağan, bir yeni dünya gibiydi… Karın, soğuğun bitmek bilmez, öldürücü çilesini sevmek anlaşılır bir şey değildir.