Sevgili Dost, Posta kutusu açılmadı. Önünden geçenler bir mızıkayı nasıl okuyacaklarını düşünüyor, gayriihtiyari ellerini dudaklarına götürüyor, sonra bir sobaya dokunmuş gibi hemen geri çekiyorlardı. Mızıka gözleme deliğinden dışarıyı seyrediyordu. Kar ne güzel yağıyordu, güneş ne güzel açmıştı, yağmur nasıl çiseliyordu. Mızıka üşüyordu, mızıka terliyordu, mızıka yanıyordu. Sevgili Dost, Posta kutusundaki mızıkanın tahtası karardı, tenekesi paslandı ama o hâlâ dışarıyı seyrediyor. Sevgili Dost, Kar ne güzel yağıyor.
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki Mızıka
königlich...
Sevgili Dost, Bir şehrin en güvenilir yeri, demek sence kütüphanelerdir. Çünkü kitaplar seslerini yükseltmezler. Posta Kutusundaki Mızıka, A. Ali Ural
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki Mızıka
A. Ali Ural
A. Ali Ural
Reklam
Bana sorsa;"Ona hitaben" seni seviyorum.
Bana öyle bir kelime söyle ki hiç eksilmesin. Posta Kutusundaki Mızıka A. Ali Ural
"Bugün bayram Ama parlamıyor gözlerin." Posta Kutusundaki Mızıka kitabında böyle demiş A. Ali Ural. Sahi farkında mısınız? tüm hepimizin zihninde, dilinde aynı cümle dolanıyor; nerede o eski bayramlar :) Eskiden bayramlar daha başkaydı, neşeli ve heyecanlı ama şuan o eski duygularımızın coşkunluğundan eser yok. Gelin bu hissiyatı birde bilimsel olarak ele alalım ve bu sefer Dünya'nın En Yalnız Beyni Serkan Karaismailoğlu kitabından bir alıntı ile devam edelim: "Ergenlik döneminde Hem reseptörlerin fazla oluşu hem de ödül merkezinin aşırı duyarlı olması sayesinde duygularımızı ve aldığımız hazzı en üst düzeyde hissederiz işte tüm yetişkinlerin özlemini duyduğu bu müthiş hissiyattır. Bizler yaşlandıkça reseptör sayılarımız azalır ve algıladığımız hisler zayıflamaya başlar." Geçmişe dair tüm özlemlerimizin asıl sebebi aslında bu ama her birimiz yaşadığımız farklı farklı hayatlarda arıyoruz bu eksikliği! Halbuki bilimsel bir açıklaması var. Tam burada Goethe'nin" Çok fazla derin düşünen bir insan hayatının neşesini kaçırır. "sözü aklıma geliyor. Derin düşünüp hayatımızın neşesini kaçırmak yerine geride kalan reseptörlerimizle o andan zevk alıp mutlu yaşamaya devam :) İYİ BAYRAMLAR
Gökten üç elma da düşebilir, üç yıldırım da. Dudakların nasıl kıpırdadığına bağlı. (A. ALİ URAL / Posta Kutusundaki Mızıka)
“İnsana en çok acı veren şey, söyledikleri ile söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur..” diyor Fyodor Dostoyevski. Tıpkı Ali Ural’ın Posta Kutusundaki Mızıka kitabında dediği gibi “Düşünüş ile yaşayışımız arasındaki zaman farkı…” Kim bilir belki de Ali Ural’ın zaman farkı ile Dostoyevski’nin uçurumu birbirine denktir.
Reklam
352 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.