Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1922 yılının ağustos ayında Ankara, cepheye gidecek son birlikleri Ulus Meydanında dualarla ve törenlerle uğurluyor. O ayaklarında postal bile olmayan askerlerden oluşan kahraman ordular 14 Ağustos’ta yürüyüşe geçiyor. Bakın dikkatinizi çekerim, “yürüyüşe”! Yüzlerce kilometreden bahsediyoruz! Yüzlerce kilometre yolu o patlak çarıklarla yürüyüp, üstüne canını hiçe sayarak savaşıp, o savaşı da kazanan Mehmetçikler!
6 Mayıs
Mamak Askeri Cezaevi. Ön hücrelerin havalandırması. Görünen her şey, bir gün, beş gün, beş ay öncesinin aynı. Duvarlar, tel örgüler, karşıda tepesi görünen kel bir dağ bozuntusu, tutuklular, askerler, gardiyanlar, subaylar. Korkunç bir farklılık var ama bugün. Görülmeyen bir farklilik bu. Sadece duyulan ve duygularla algılanabilen bir
Reklam
Üzerimde beyaz kefen, kulağımda bağırtıların çağırtıların postal seslerine karıştığı bir uğultu vardı ve bu uğultunun içinden yanık bir ses öne çıkıyordu, türkü mü okuyordu, bana mı öyle geliyordu… Yarını bugüne mi taşıdım yoksa ben , muhayyelemde?
Sayfa 283Kitabı okudu
Puik'in isim babasıydı, Tayfun...bir o yana, bir bu yana savrulan kuyruğuna daldı gözlerim... askerin neşesi, nöbet arkadaşıydı Puik! Tayfun ve diğerleri için silah, postal, pusu ve PKK dışında, bir başka kavramdı Bu dağ başında herkesi geçmişe, çocukluk günlerine götüren, çizgi roman kahramanı Puik!...
O rivayetin ucu buraya dayanıyor sanırsam.
Hem sana şunu da söyleyeyim: Nazım için "Gurbette yazdığı şiirler Kartpostal şiiri" diyen Ece'nin kendisi Kart bir postal... ..
“Postal bağlamayı bilmiyorsan,” dedi. “Hava cıva olsun diye giymeyeceksin!” Gülümseyerek başını iki yana salladı. “Kısacası…” Yapacağı fiyongun ilk bağını yaptı. “Biz zaten seninle birlikte bot bağlayamazmışız!”
Reklam
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir Devrim Mücadelesi-DEMİR ÖKÇE
“Geleceğin resmini görmek istiyorsan, bir insan yüzüne basmış bir postal getir gözlerinin önüne, sonsuza dek.” –George Orwell Cesaretin, çabanın, hayalin ve inancın anlatısıdır. 113 yıl önceden günümüze ayna tutan eşsiz bir distopya örneğidir.Okurken tam bir paradoks yaşadım.Gerçek dünyadan koptuğum bu kitapla, gerçek dünyanın ikizinde buldum kendimi. Emekçilerin haklarını almak için ayaklanmasını, onlara yapılan zulmü siyasi perspektif ile okurlarına sunarken devrim mücadelesini olanca gerçekliği ile anlatıyor. Faşist bir oligarşinin hakim olduğu ülkede işçi sınıfının, yönetilenlerin ökçelerinin altında ezilişine tanıklık ediyoruz.Dünya tarihinde ülkelerin geçmişinde gücü elinde bulunduranların, güçsüz olanları ezdiği, sanayileşmek adına hep sömürgelere maruz kalan örneklerle dolu olduğunu görüyoruz kitapta.Mükemmelsin Demir Ökçe. "Oligarşi devam ediyor."-Sevinti
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,8bin okunma
Türk generallerinin zor görebildiği bu ürkek İmparator islam birliği elebaşılarını serbestçe ve tabancasız odasına alıyordu. Yal­nızlıktan, şiirden ve polis raporlarından baş­ka hiçbir şeye yüz vermeyen bu tembel a­dam oturup yabancı müslümanlara gidecek beyannameler yazıyor, İslam’ın önderleriyle mektuplaşıyordu. Askerlerine postal alamayan bu müflis Sultan iki yüz bin ajanın yol paralarını eksik etmiyordu. Bir kaç yıldır da Fas’tan Kabil’e kadar her yerde ve bütün Hindistan camilerinde Sultanın adı dualara girmişti. Vatan sözünü yasak etmesi, yirmi milletin kurduğu Osmanlı İmparatorluğunun bu batılı düşüncelerle şişen kavrama dayanamıyacağı içindi. Halifenin şimdiye ka­dar görevi Allahı savunmak olmuştu; şimdi artık Allahın halifeyle birlikte imperatoluğu kurtarmasına sıra gelmişti.
Tortu halinde çöreklenmiş o eski zamanlardan zihnimizde küllenmiş duran, ama biraz eşeleyince, sağını solunu üfleyince parıldayan ışıltılı bir ânı, bir anıyı çekip çıkarıyorduk. Sonra hâlâ hem o anıyı zedelenmiş de olsa anımsamamıza, hem o yaşadığımız şeyleri yaşadığımıza seviniyor, kahvelerimizden birer yudum alıp arkamıza yaslanıyor, vitrinin
Sayfa 99 - Son GörüşmeKitabı okudu
805 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.