“Ben toz kokar, postal kokarım.
Sen pudralı, parfüm kokan erkeklerden hoşlanırsın.
Ama ben toz kokar, postal kokarım
Benim kolonyam ter, pudram tozdur..”
Bu dizeler Kuleli Asker lisesi sıralarında yazılmış dörtlükledir..
Bu güne kadar okuduğum hiçbir kitaba benzemeyen çığlıklarla, distopyalarla dolu bir romandı. Geçmişe, belki de şimdiye bir çığlıktı kim bilir.. Aynı şekilde bugün ben düşüncelerimi sınırlayarak bu eseri incelemek zorunda kalıyorsam, bu aslında “düşüncesuçu” ndan çekindiğim içindir.. Yani yalnızca yarın için değil bugüne de bir uyarı çığlığıydı
"Ayaklarına postal geçirilen insanlar ve postalların tabanına dikilmiş bir yön. Ve ellere ameliyatla bir tepke yerleşmiş. Bunu kimin, hangi nedenden, ne çıkarlar için ve hangi yöntemlerle yaptığını, biliyoruz."
Tütün olurdu eskiden. Tütün. Sarı tütün. Eski zamanlarda. Güzel zamanlarda. Tiki tak tiki tak tiki tak. Tütün işlemeyi bilen insanların olduğu zamanlarda. Tiki tak tiki tak. Unuttuğumuz/unutturulan zamanlarda. Tiki tak tiki tak. Tek derdimizin sigara içilmesi olmadığını bildiğimiz zamanlarda. Tütün olurdu. İnsan boyu tütünler. Yeşil yeşil. Damarlı