Azgerçeklik İfadesi
Deyimin elbette Nietzsche'nin nihilizm olarak adlandırdiğı şeyle bir akrabalığı var. Ama ben, Kantçı ‘yüce' temasında, Nietzsche'ci perspektifçilikten daha önceki bir biçimlenişini görüyorum. Modern sanatın (buna edebiyat da dahil) dayanağını, avangardların mantığının da aksiyomlarını, yücenin estetiğinde bulduğumu düşünüyorum özellikle. Kant'a göre, yüce duygusu ki aynı zamanda yücenin duygusudur, güclü ve anlaşılmaz, ikircikli bir duygudur: Aynı zamanda hem haz, hem de acı ihtiva eder. Daha doğrusu, burada haz acıdan kaynaklanır. Başkalarının nevroz ya da mazoşizm olarak adlandırdıkları bu çelişki, Augustinus ve Descartes'dan gelen ve Kant’ın da radikal bir biçimde sorgulamadığı özne felsefesi geleneği içinde, öznenin yetileri-kavramlaştırma yetisi ile "gösterme" (présenter) yetisi-arasında bir çatışma olarak gelişir. Bilgi, önce sözcenin anlaşılabilirliği ve sonra da kendisine "uygun düşen" "durumlar"ın deneyden elde edilebilirliği ile koşullanmıştır. Güzelliğin varolma koşulu ise, duyarlık tarafindan, önceden verili hiçbir kavramsal belirlenme olmaksızın iletilen "durum" (sanat yapıtı) karşısında, bu yapıtın uyandırdığı, her türlü yarardan bağımsız haz duygusunun ilke olarak evrensel (pratik olarak da belki hiçbir zaman sağlanamayacak) bir konsensusa çağırıyor olmasıdır.
Sayfa 51 - Postmodernizm, Kıyı Yayınları, 2.Baskı, 1994. (Jean-François Lyotard - “Postmodern Nedir Sorusuna Cevap”Kitabı okudu
"Oryantalizm, egzotik, erotik, tuhaf Orienti: kategoriler, tablolar ve kavramlarla aynı anda tanımlanan ve kontrol edilen, anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir fenomen haline getirmiştir. Bilmek hakim olmaktır. Oryantalist söylem sonuç olarak, teoloji, edebiyat, felsefe ve sosyoloji aracılığıyla ifade edilen önemli ve sürekli bir analiz çerçevesidir ki, bu çerçeve yalnızca emperyalist ilişkilerin ifade edildiği bir alan değil, aynı zamanda gerçek bir siyasi güç alanı olmuştur."
Sayfa 45
Reklam
Postmodernizm sensin bu!
Flaubert'in Emma Bovary'sinden 80 yıl kadar sonra başka bir büyük romancı Hermann Broch kitsch dalgasına karşı çıkan ama sonunda kitsch kar­şısında silinen modern romanın kahramanca çabasın­dan sözedecektir. Kitsch sözcüğünün anlamı şudur: Olabildiğince çok sayıda insanın ne pahasına olursa olsun hoşuna gitmek isteyenin tutum ve davranışı. Hoşa gitmek için herkesin işitmek istediğini onayla­mak ve basmakalıp düşüncelerin hizmetinde olmak gerekir. Kitsch basmakalıp düşüncelerin budalalığının güzellik ve heyecanın diliyle anlatımıdır. Kitsch bizi, kendi kendimize acıma gözyaşlarından, düşün­düğümüz ve hissettiğimiz ilkelliklerden koparır. 50 yıl sonra bugün Broch'un tümcesi daha bir doğruluk kazanıyor. Hoşa gitmek ve böylece en çok sayıda insa­nın dikkatini çekmenin buyurgan gerekliliği uyarınca kitle iletişim araçlarının estetiği kaçınılmaz olarak kitsch estetiği olmaktadır ve kitle iletişim araçları tüm yaşamımıza sızıp bizi her yandan kuşattıkça kitsch bizim estetiğimiz ve bizim günlük ahlakımız olmak­tadır. Yakın bir döneme kadar modernizm basmakalıp düşüncelere ve kitsch'e karşı konformist olmayan bir başkaldırı gibi görülüyordu . Bugün modernlik kitle iletişim araçlarının olağanüstü canlılığıyla karışmış­tır. Ve modern olmak, güne uymak, uyumlu olmak, en uyumlu olanlardan daha uyumlu olmak için çılgınca bir çaba harcamakla eş anlamlıdır. Modernlik kitsch'in kılığına girmiştir.
Siyaset giderek bir imaj, ikon, tarz ve gösteri meselesine dönüştü. Ticaret ve üretim ambalajlamaya, tasarıma, markalaşmaya, reklamcılığa ve halkla ilişkilere gün geçtikçe daha çok yaslanmaya başladı. İnsan ilişkilerine teknolojik mesajlar ve görseller aracılık eder oldu. Postmodernizm çağı başlamıştı.
Sayfa 127 - CanKitabı okudu
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Böylece, ciddi edebiyat (Mevlana) okuyan Celâl, Celâl'i okuyan Galip ve dedektif romanı okuyan Rüya arasında bir özdeşlik ya da geçişlilik kurulur. Tıpkı okurları gibi, bütün kitaplar da harftir. Bu açıdan, Süha Oğuzertem'in Kara Kitap'ın yazarına yönelttiği 'seçkincilik' eleştirisi geçerli değildir. Postmodernizm eşitlikçidir, özdeşliklere inanır, farklılıktan söz ederken bile. Kuşkusuz, özdeşliği kuran, eşitliği yaratan şey, bazı hukuk kuralları değil, bu hukuk kurallarının da yazımında kullanılan harflerdir.
Reklam
Genel olarak postmodernizm kavramı “modern sonrası ve ötesi”, “modernizmden kaynaklanan sorunları aşma, moderni aşan” anlamında kullanılmaktadır. İkinci dünya savaşının or-talarına kadar götürülen ancak genel olarak 1960’lı yıllardan itibaren etkili olmaya başladığı kabul edilen bu kavram dil, resim, mimari, edebiyat, felsefe gibi alanlarda modernitenin sorgulandığı bir akımdır. Eleştirel bir uygulama olarak hiper gerçeklik, simulakrum, izleme ve farklılık gibi kavramları kul-lanır ve doğrudan tecrübe lehine mücerred mefhumları ve il-keleri reddeder. Postmodernist düşünürlerin önemli bir kısmı metaf i ziksel bir şüpheciliği, nihilizmi ve sanal olanı tercih eder.
Sayfa 12 - Ercan Çifçi, Büyük Doğu Penceresinden Modernizm ve Post-modernizm
Onun cümlesi (Sartre Flaubert hakkında konuşuyor) nesnenin etrafını kuşatır, onu kavrar, onu hareketsiz bırakır, onun belini kırar, kendisini onun etrafına sarar, taşa döndürür ve nesnesini kendisiyle beraber taşlaştırır. O kör ve sağır, kansız ve yaşam enerjisinden yoksundur; derin bir sessizlik onu arkadan gelen cümleden ayırır; o ebediyen boşluğa düşer ve avını da bu sonsuz düşüşe çeker. Bir zamanlar tanımlanan herhangi bir gerçeklik envanterden çıkarılmıştır. (-alıntı- Jean-Paul Sartre - Edebiyat Nedir?)
Modernleşmenin durgunlaşma dönemine ihtiva eden postmodernizm ise modernizmin bir parçası olmakla birlikte edebiyat bilim sanat felsefe ve mimari gibi sosyal hayatın değişik alanlarında Modernizmi sorgulayıp eleştiren ve kendine göre çözüm yolları öneren bir düşünce akımıdır ilk defa 1939 yılında arnolatolinbi tarafından kullanılan ancak etkisinin 1970'lerde kendini gösterdiği ve makine yerine insanın ön planı almak gibi yeni sonuçları ortaya çıkaran postmodernizm modernizmin yeni bir versiyon olarak değerlendirilebilir. 118-119
Sayfa 118 - Hisar YayıneviKitabı okudu
“Her gerçeğin yerini bir hiper gerçek, asılın yerini çoğalabilen fotokopiler almıştır. Artık içinde yaşanılan dünya bir kopyalar, imitasyonlar dünyasıdır. Gerçek kendini bize fark ettirmeden ortadan kaybolmuştur.”
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
“Kapitalizm ile birlikte biz de başıboş dolaşan hayvan ve simülantlar yani inandırıcı bir görünüme sahip canlı hayaletlere dönüşerek tuhaf ve ürkütücü çöl izlenimi bırakan bir dünyada yaşamaya başladık.”
Sayfa 129Kitabı okudu
Kuralsız bir dünyada daha fazla özgürlük, daha fazla kuralsızlık peşinde koşan insanoğlu kendisini parçalamış, kendi parçalarından bir oyuncak yapmış ve onunla zaman geçirir hâle düşmüştür çoktan. Şu hâlde postmodernizm, yeni bir türden insani bir özne üretirken onu olabildiğince özgürleştirir. Bu özgürlükle özne, yıllardır kendi üzerine kazınan yasaları da tek tek kırmıştır.
180 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.