Yapayalnızlığa mahkûm edilmenize kibrinizin değil de toplumla aranızdaki apaçık bir kalite farkının yol açmış olması, önemli olmakla birlikte, içinde bulunduğunuz durumun vahametini ortadan kaldırmaz.
Aklı sonradan gelmeyen Türklerin bir kısmı yurt dışına kapağı atma derdinde; bir kısmı zengin, yiyip içip eğleniyor; bir kısmı çaresiz, melul mahzun bekliyor; bir kısmı tırlatmak üzere...
Günah keçilerinin en hüzün verici yanı bir kere bulunduktan sonra neredeyse hiç kaybedilmemeleridir. Oysa kaybetmek bizi kendimize getirebilir: Aradığımızın gerçekten aramaya değer olup olmadığını düşünürüz mesela ya da onu ararken bulduğumuz başka şeylerdeki imkânı fark ederiz. Kim bilir?..
Her vurduğumuzun gol olacağını bilsek vurmaktan vazgeçeriz. Topa vururken duyduğumuz keyif ve heyecanı, meşin yuvarlağın filelere takılmasından ziyade, yanlardan veya üstten ve çoğu zaman da az bir farkla fırlayıp gitmesine borçluyuz.
Hayat denilen gepgeniş ve sürprizli sahada etkili vuruşlar diliyorum hepimize. :)
Yeterince zeki olmayan muhataplarımız karşısında kavrayış hızımızın yüksekliğini önemsizleştirmekte zorluk çekmeyiz, hatta gururla yapabiliriz bunu; fakat duyarlık düzeyimiz söz konusu olduğunda aynı şeyi yapmamız hiç de kolay olmaz.
Az önce, takip ettiğim bir iki hesabın bahçe fotoğraflarını gördüm. Çok hoşuma gitti. Umarım bir gün bahçeli müstakil bir eve ben de kavuşurum. İhmal edildiği için zamanla tarumar olmuş mekânları özellikle istiyorum. Böyle perişan yerleri şenlendirmek çocukluğumdan beri süregelen bir tutku bende. Sönümlenmek bir yana, gittikçe şiddetlenen bir tutku. Bakalım...
Dünya epey zamandır kalitesizlerin "elen(e)mediği" bir süreç yaşıyor. Kavrayış hızı ve duyarlık düzeyi yüksek erdemli bireyleri zor günler bekliyor sanki. Oysa bu (mümtaz) kitle "ortalamaya" mecbur edilme zilletine düşmemeliydi. Hâlâ bir şeyler yapılabilir mi, bilmiyorum. Üzgünüm.
İkna etmeye çalışanlar bizi her seferinde ikna edebiliyorlarsa, aslında (gizli, çetin ve belki de karşı konulamaz) bir zorlamayla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.
Cari yaşama biçiminin bu noktaya insanların "rıza"sıyla falan geldiğini düşünmüyorum artık. Sanırım yukarıdaki gibi bir "ikna" söz konusu. :)
Zamanında, insan onuruyla veya insanlıkla bağdaşmayacağı gerekçesiyle karşı çıkılan pek çok yenilik ve icat şu an hayatımızın (ayrılmaz) bir parçası. Düşünüyorum da, mesela insanların küvezlerde kuluçkada civciv üretir gibi üretilmesi falan bir süre sonra normal hâle mi gelecek? Şu an yediğimiz şeyleri yememiz yasaklanıp her birimiz belirlenen birer tabletle yetinmeye mi ikna edileceğiz?.. Ne olacak?
Burada paylaşım yapmak, demek istediklerimle dediklerim arasındaki farkı mümkün olduğunca azaltmaya zorluyor beni. Zira biliyorum ki burada zehir gibi gençler var, bilgili abiler, kültürlü beyefendiler var, deneyimli hocalar var...
Ayağımızı kendisine göre uzatacağımız bir yorganımız yoksa, öncelikle yapmamız gereken bir yorgana sahip olmak olacaktır. Olmayan parayı en isabetli yatırımlarla değerlendirmek de, belki hayal gücümüzü artırabilir, servetimizi değil.