Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Reklam
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Prof. Dr. Erol Güngör "Türkler İslâmiyet sayesinde birliğe kavuşmuş ve eriyip yok olmaktan kurtulmuşlardır. Bugün yeryüzünde Müslüman olmayan Türk yok gibidir ve Müslüman olunca kendini kaybedip yok olan bir Türk topluluğu da mevcut değildir. Ama Türk soyundan gelmiş birçok topluluklar vardır ki, bunlar İslam'dan başka dinlere girmekle hem dillerini hem köklerini unutmuşlar, tamamen karakter değiştirerek kaybolup gitmişlerdir."
“Unutmayalım ki, Batılı devletlerin Birinci Dünya Harbinden sonra Ortadoğu’ya ekmiş oldukları nifâk tohumları bize de çok tesir etmiştir. Arab deyince, yeni Türk nesillerinin aklına daima Türk ordularını arkadan vuran İngiliz maşası bedevî kabileleri gelir; Arablar da Türk deyince en çok İttihatçı Cemal Paşa’nın Suriye’de yaptıklarını hatırlarlar. Her iki tasavvur da yanlıştır, iki tarafı birbirine düşman etmek için İngilizler tarafından uydurulmuştur. Arabların bu yanlış tasavvurdan kurtulmalarını istiyorsak, biz de memleketimizdeki Batı kuklası münevverlerin sistemli bir şekilde yerleştirmeye çalıştığı Arab düşmanlığının bütün izlerini silmeliyiz. Unutmayalım ki, “Arab düşmanlığı propagandasının temelinde İslâm düşmanlığı vardır; İslâm dünyasının yanyana yaşayan iki büyük kitlesini birbirine düşman etmek, böylece her birini tek tek Batılılara esir etmek gayreti vardır.” Prof. Dr. Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ötüken Yay. 14 Basım, İstanbul 1999, s. 235-236
Sayfa 235 - Ötüken
İslam Tasavvufunun Meseleleri/ Erol Güngör
Erol Güngör ve ben İstanbul Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü’nde Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın asistanıydık; aynı ofisi paylaştık. Maalesef genç yaşta rahmetli oldu. Tasavvuf ve İslam meselelerine ilgi duyardı.Dedesi müderrismiş ve torununa daha beş yaşından itibaren Osmanlıca ve eski yazıyı öğretmeye başlamış. Yani Güngör, Latin alfabesiyle beraber Osmanlı alfabesini de öğrenmiş. Kendisi sosyal psikolojinin kavramlarıyla tasavvuf yaklaşımını bir araya getirip bir analiz yapmıştır. Güngör’ün kendi başına bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Tasavvuf konusunu ele aldığı bu eserinde;bir sosyal bilimci olarak tasavvufun tarih,felsefe ve sosyal psikolojinin ışığında nasıl teşekkül ettiğini ortaya koymuş ve İslamiyet’teki yeri konusunda değerlendirmeler yapmıştır. Sosyoloji, İlahiyat ve Eğitim Fakültesi öğrencilerine özellikle öneririm.
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
İnsan gün geçtikçe yiyip içen,çiftleşen ve fırsat buldukça başka insanları bogazlayan,niçin yaşadığını düşünmeye fırsat bulamayacak şekilde sürüklenip giden bir varlık haline gelmektedir. Asıl felaket budur. (Prof.Dr. Erol Güngör,kitap arka kapağından)
Erol Güngör ve ben İstanbul Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü’nde Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın asistanıydık; aynı ofisi paylaştık.(...)
Sayfa 298Kitabı okudu
https://1000kitap.com/yazar/Erol-Gungor
İslam Tasavvufunun Meseleleri / Erol Güngör Erol Güngör ve ben İstanbul Üniversitesi'nin Psikoloji Bölümü'nde Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın asistanıydık; aynı ofisi paylaştık. Maalesef genç yaşta rahmetli oldu. Tasavvuf ve İslam meselelerine ilgi duyardı. Dedesi müderrismiş ve torununa daha beş yaşından itibaren Osmanlıca ve eski yazıyı öğretmeye başlamış. Yani Güngör, Latin alfabesiyle beraber Osmanlı alfabesini de öğrenmiş. Kendisi sosyal psikolojinin kavramlarıyla tasavvuf yaklaşımını bir araya getirip bir analiz yapmıştır. Güngör’ün kendi başına bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Tasavvuf konusunu ele aldığı bu eserinde; bir sosyal bilimci olarak tasavvufun tarih, felsefe ve sosyal psikolojinin ışığında nasıl teşekkül ettiğini ortaya koymuş ve İslamiyet'teki yeri konusunda değerlendirmeler yapmıştır. Sosyoloji, İlahiyat ve Eğitim Fakültesi öğrencilerine özellikle öneririm.
Sayfa 298 - Kronik Kitap
Prof. Dr. Erol Güngör
Müslümanlar fikir meselelerini iman meselesi halinde görmekten vazgeçmeli ve düşüncenin doğruluğuna kriter olarak imanı almamalıdırlar.
Sosyal Meseleler ve AydınlarKitabı okudu
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.