Emily Brontë, dev bir düzensizliğe bölünen dünyayı inceler ve bu bölünmüşlüğü Uğultulu Tepeler ’de bir araya getirecek gücü kendinde bulur:
Thrushcross Çiftliği’nin yeni kiracısı Lockwood, bir gece, ev sahibinin Uğultulu Tepeler adındaki evine sığınmak zorunda kalır. Burada tesadüfen, yıllar önce yaşanmış çalkantılı bir ilişkiye, Heathcliff ve Catherine Earnshaw’un ilişkisine dair şeyler öğrenmeye başlar.
Çiftin ihanet, ihtiras ve intikamla dolu hayatı, sadece o dönemde yaşayanları değil, Linton ve Earnshaw ailelerinin sonraki neslini de derinden etkilemiş ve her fert, dallanıp budaklanan ilişkiler ağına bir yerinden yakalanmıştır.
Uğultulu Tepeler yenilikçi kurgusuyla, alışılmadık konusuyla ve ince ince tasarlanmış karakterleriyle hem tartışma, hem de ilham kaynağı.
Gotik ve Romantik edebiyatın eserlerinden. Uğultulu Tepeler, İngiliz kırsalında yankıları birkaç kuşak boyunca süren sarsıcı bir hikâyeyi anlatıyor.