Bu yazı bir inceleme değildir. Daha çok kitaptan geriye kalan bilmekte fayda gördüğüm notlardır. Bu nedenle bir akış içinde yüklemi sonda olan cümleler göremeyebilirsiniz. Bu yazıyı daha çok kendime yazıyorum. Meraklısına da iyi okumalar.
Kitap Felsefe'nin ilk çıkışını MÖ 6. yy'a tarihliyor. Mitlere karşı doğayı açıklamak amacıyla ilk
"Psikanaliz üzerine ne düşündüğünüzü sormak isterim."
"Bir moda," dedi. "Geçecek. Freud'da çok doğru bulduğunuz şeyleri daha önce Platon'da buluyorsunuz."
"Peki ya alnında yazılı kişiye, diğer yarısına sonradan yine de rastlarsa ne olur? Kimi tercih etmelidir? Hasır sepetin içinden çıkan kadını mı, Platon'un efsanesinden geleni mi?"
Birden aklıma Platon'un Şölen'inde geçen o meşhur efsane geldi: Tanrı onları ikiye ayırana dek,insanlar hermafrodit varlıklardı, ve şimdi her iki yarı da dünyayı dolaşıyor,birbirini arıyordu. Ask kaybettiğimiz öteki yarımıza duyulan özlemdir
Sokrates, Platon, Aristoteles herhangi bir vahiy adına konuştuklarını ileri sürmüyorlardı ama insanın mutluluğu ve ruhunun açığa vurulması üzerine duydukları kaygıyla ve aklın üstünlüğüyle konuşuyorlardı.
Psikanalist bir " uyum danışmanı" değil, Platon 'un ifadesiyle bir" ruh hekimi" dir. Bu görüş insanın doğasında ve işlerliğinde var olan ve tüm kültürlerde geçerli olan değişmez yasalar olduğu önermesine dayanır.