Objet a adını verdiğimiz bu paradoksal, biricik ve belirlenmiş nesne -bunu bir daha anlatmak sıkıcı olacak. Ama ben size onu kestirmeden şöyle söyleyeyim; sonuç olarak analizdeki kişi yoldaşı olan analiste şunu der: Seni seviyorum, ama açıklanamaz bir biçimde, sendeki bir şeyi -objet petit a- senden de çok sevdiğim için, seni sakatlıyorum.
Descartes neyi arar? Kesinliği. Doğruyla yanlışı ayırt etmek için muazzam bir arzu duyuyorum, der -arzunun altını çizin- ki açık seçik görebileyim-neyi?- eylemlerimi- ve şu hayatta adımlarımı güvenle atabileyim.
Reklam
Aragon'un Elsa'nın Mecnunu kitabının 73. sayfasında yer alan "Karşı-Şarkı" adını verdiği kısa bir şiiri. Görüntün gelip beni buluyor beyhude yere Ve girmiyor içime sadece onu gösterdiğim bu yerde Sen yüzünü bana döndüğünde bulacaksın yalnızca Düşlenen gölgeni bakışımın duvarında O bedbaht benim aynalarla emsal Tıpkı yansıtan ama görmeyen o aynalar Gözüm tıpkı onlar gibi boş ve barındırıyor onlar gibi Körlüğünün kaynağı olan senin yokluğunu içinde
Maurice Merleau-Ponty'nin gösterdiği yolla, bakışın hep önceden var olduğunu ortaya koymaya çalışmaktayız --- ben tek bir noktadan görebilirim, ama varoluşumda bana her taraftan bakılır.
Rüyada, sakareylemde, espiride...ilk dikkati çeken şey nedir? Bir engel olarak ortaya çıkmaları. Engel, kusur, yarık. Söylenen, yazılan cümlede bir tökezleme olur. Freud bu görüngülerden kendini alamaz ve bilinçdışını buralarda arar.
Reklam
'Hiçbir zaman seni gördüğüm yerden bakmıyorsun bana..'
"Hiçbir zaman, seni gördüğüm yerden bakmıyorsun bana."
Hiçbir zaman seni gördüğüm yerden bakmıyorsun bana.
774 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.