Bu incelemeyi bir o kadar çok yapmak isteyip bir o kadar da nasıl toparlayacağım konusunda tereddütte kalmamı hesaba katmazsak gelin detaylara bakalım. Kitabı alıp okumadan önce
Hüseyin Nihal’in fikir dünyasına bir göz atmakta fayda var diye düşünüyorum. Herkes kitaplarında kendinden izler taşıyor fakat Atsız bu kitabında açık bir şekilde
“Aileyle yüzleşince genel olarak aileyi kaybediyordunuz.”
Bu alıntıyla başlamak istedim. Kitabı Eylül Görmüş tavsiyesiyle almak istiyordum ama
Deniz Yüce Başarır da çok övünce muhtemelen beğeneceğimden emin olarak sipariş vermiştim. Bu iki kadının okurluğuna bir kez daha güven tazeledim. Bir kez daha anladım ki bu iki insan sevdiyse kitabı muhtemelen ben
Tüm kitapsever dostlarıma kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum ve 23 Nisan Milli Eğemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum.
Kitap Japon edebiyatının ödüllü,çok satanları arasında yer alması ve sinemaya da aktarılmış olması ile dikkatimi çekti.
Burm buram klasik müzik kokan, kulaklardan piyano ve doğanın eşsiz sesini eksik etmeyecek
Stefan Zweig, benim en sevdiğim yazarlar arasında yer alır. Pek çok kitabını okumuş ve neredeyse hepsini de beğenmişimdir. Yazmış olduğu kitaplar içerisinde en bilinen ve okunan kitabı da Satranç kitabıdır. O yüzden ben de Zweig okumaya bu en bilinen kitabi ile başlamış ancak hiç sevememiştim. O vakit Zweig'in da bu eserinin de çok
Günlük hayatımızın en büyük sıkıntılarından birini konu alan müthiş bir psikolojik roman, saplantıyı sevgi sanan bir adam ve bu adamın tatminsizliğinin sonuçlarına katlanan masum bir kadının sade ve etkileyici bir dille anlatıldığı muazzam bir eser. Sevgiyi, aşkı yanlış anlayan birinin neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Murakami Avrupa'nın en çok okunan yazarlarından biri. Bizim yayınevlerine de Avrupa vesilesi ile girdiğini düşünüyorum çünkü Türk okurunun alışılagelmiş roman tadı bu tür kitaplarda pek olmuyor maalesef. Orhan Pamuk'un üslubunu bile tam olarak benimseyebilmiş değiliz halen daha.
Dediğim gibi alışılagelmiş roman tadından uzak ve
l Psikolojik roman türünde yazılmış eserlerin başında gelen Açlık, Knut Hamsun’un hayatından izler taşıdığından biyografik/ otobiyografik bir kitap olarak da değerlendirilir. Roman, açlığı yaşamış bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Hamsun bu eseri ile 1920 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır.
l İşsiz ve beş parasız kalan genç adam her
Peyami safayı ilk okumaya başladığımda bu kitapla başlamıştım. Kitabın ekserisi psikolojik tahlillerle doludur eğer psikolojik tahlili seviyorsanız Türk edebiyatında okumanız gereken kitapların başında bu kitap geliyor. Hissikablelvuku dediği bir psikolojik örgü var ve hikayenin ana teması bu fikriyat üzerine kurulu gerçekten okurken insanın böyle bir olgu varmış diyesi geliyor. Peyami safanın tam manasıyla psikolojik roman ve tahlil adamı olduğunu düşünüyorum.
Büyülü gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden olan Gabriel Garcia Marquez, Bu romanında 19. Yüzyılın sonlarında iç savaşların, sefaletlerin ve kolera salgının yaşandığı Kolombiya’da Florentino Ariza ile Fermina Daza’nın yarım yüzyıllık imkansız aşkını konu edinir. Varlıklı bir ailenin kızı olan ve toplum baskısını hep üzerinde hisseden F.
18-20 li yaslarimda belli bir olgunluga ulasmanin, o zamana kadar biriktirdiklerimizin kaliciligi ve bunlarin evrensel dogrular olmasi cok onemli gibi geliyordu. Kisiligimizin kabul edilmesi ve belli bir arkadas cevresi olmasi icin bunun boyle olmasi gerektigini dusunmusumdur hep.
Biraz daha yas alip evlendigimde insanin en sevdikleriyle bile imtihan olabildigini, bazen istedigi bazi seyler icin istemedigi durumlara maruz kalmak zorunda oldugunu, tahammul gelistirdigini, yeri gelip olumlu ruh halini degistirebildigini gordum.
Anne oldugumda ise tamamen saskinliga ugradim; cocuklar her an degisiyordu. Degisklmedikleri ve hep verici kaldiklari alanlar sevgileri, birlikte olma istekleri ve merhametleriydi. Cunku geri kalan hersey disarida ve disaridan gelmeye devam edecek.
Bu kitap birkac çarpıcı sözü saymazsak basit bir psikolojik roman gibi gorunebilir. Ama insanin isterse eger kisa surede ya da uzun surede farketmez cevresine degil kendisine bakis acisina ait olan gozlukleri cikardiginda; kendisine net bir sekilde baktiginda neleri halletmek icin beyninin onu goturecegi bircok farkli yolu oldugunu gorebilir.
Yillar once bir Tedx konusmasinda gencecik bir kiz annesinin uzakdogu seyahetinden neyi getirdigini sordugunda annesinin sunu getirdigini belirtmisti;
"Baskalarinin hayatlarina harcadigim sureyi kendime harcamayi."
Bazen cocuklar gibi olmaliyiz sevinclerimizde coskulu ve uzuntulerimizde gecici.Kitapla ilgili pek bir sey yazmadim ama bana hisstlettirdigi bunlar oldu. Herkes umarim kendine ait ciksrimlari okurken yapar.
Eszter'i kaldırıp bir sarsmak isteyenler derneği.
Kızım bırak o adamı, bırak ben arkandayım!
İşin Aslı Judith ve Sonrası kitabıyla okunurluğu artan Macar asıllı bir başka iyi yazar Sandor Marai'ın dilimize çevirilen eserlerinden bir diğeri.
Eszter'in ablasının eski eşi ve çocuklarının, abla Vilma'nın ölümünden yıllar sonra Eszter'i tekrar ziyareti etrafında şekillenmiş roman. Bu eski eş, inanılmaz narsist özellikler taşıyan ve manipülasyon gücü yüksek biri ve müthiş derecede herkesi ve her şeyi sömürü kabiliyeti var. Yazar bunu rahatsız edici bir üslupla ve kasten yapmış. Bunu sevdim, fakat Eszter'in bu kadar ezik oluşunu, aşağılanmayı ve sömürülmeyi kabulünü, yazarın taşıdığı umutsuzluğu sindiremedim.
İçinden çıkılmaz bir alınyazısı gibi gösterdiği yaşam stili, kitabın arkasında yazdığı gibi halklara ve ülkelere dair bir atıfsa, bence bu daha kötü. İnsana, ne yaparsanız yapın manipülasyon gücü yüksek bir otokrasiye boyun eğmek zorunda kalırsınız mesajı verir, eğer arkada yazılanlara inanırsak, ve bu çok saçma. O yüzden bunun boşuna bir yorumlama olduğuna inanmak istiyorum.
Macar Edebiyatı'nda karşılaştığımız büyülü dil ve psikolojik derinliği sürdürüyor bence eser ama kurgu tekniği ve karakter donanımı açısından zayıf. Atlayıp geri döndüğü zamanların daha iyi kurgulanabileceği fikrindeyim.
Her şeye rağmen okuduğuma pişman olmadım çünkü kullandığı dil çok edebi. Şiirli cümle dolu bir roman bulmak git gide zorlaşıyorken, iyi geliyor bana.
Eszter'in MirasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 2023234 okunma
Demet Aşkın yazdı...
EFELYA & ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ
YA DA
FERHAT İLE ELİF...
"vakit çiy demi
adını fısıldıyor gecenin dudakları
neredesin..."
Yazar ve şair Mehmet Binboğa'nın ilk romanı olan Efelya'yı bir gecede bitirmiştim. Efelya'da hikâye; Erzurum- Eskişehir, Italya
Kitapta yazarın ele aldığı 15 ayrı vaka var. Gerçek hayatta belirli bir kefeye koyamadığımız anormal demeyim de farklı davranışlar sergileyen insanlar vardır bunlara nasıl tepki vereceğimizi Ya da nasıl sorunla karşı karşıya olduğunu biraz da olsa anlamamızı sağlayabilir, tabii bu bizim bilinç altımızda yatan farkında olmadığımız duygu durumları için de geçerli. Kitap sade ve akıcı bir dille yazılmış ama içerisinde oldukça fazla psikolojik terimler var bu yüzden araştırma sitelerinden yardım alabilirsiniz.