Halide Edib bu kitabı 1922 yılında yayınlamış ve kitabı orduda görev yaptığı sırada yazmıştır, bunu bilerek okumak kitabın değerini kat ve kat arttırıyor. Çünkü bu kitap geleceği belli olmayan bir milletin tarihi yazılırken yazıldı.
Baş karakterimiz Peyami savaşta iki bacağını kaybetmiş, hastane odasında son günlerini yaşarken anılarını yazıyor, nasıl sade bir adamken ateşten gömleği giyip İzmiri, vatanı kurtarmak için kendini yollara attığını, hepsi birer kahraman olan arkadaşlarını ve Ayşeyi anlatıyor.
İşgal zamanları ve Kurtuluş Savaşını başarılı bir şekilde hikayeye yedirilerek anlatılmış siz de kendinizi karakterlerle birlikte ordan oraya savrulurken buluyorsunuz. Tüm karakterlerin kahramanlık ve özverisine ama özellikle Ayşeye hayran kalıyorsunuz. Herkes tarafından beğenilen ve aşık olunan Ayşenin, sadece eş ve sevgili olmaya razı olmadan kabuğunu kırışı, milli mücadelede yer alma arzusu, faydalı olduğu her alana koşması bana göre Halide Edib’in modern kadınlardan beklentisini ve onları harekete geçirme çabasının bir göstergesi. Güçlü kadınların yer aldığı kitaplar bende her zaman ayrı bir yer tutar ve bu kitap da onlardan biri, okumanızı tavsiye ederim.
Kitabın beni rahatsız eden tek tarafı günümüzde kullanılmayan kelimeler oldu ve sürekli sözlük kullanmam gerekti ama bence kitap bu zahmete değerdi.