Sigarayı es geçip yüksek binanın kenarına oturup ayaklarını aşağı doğru sallandırdı. Tişörtü burnuna bastırıp derince soludu. Pişman olmaya başlamıştı. Şimdiden özlemişti onu. Ağlamamak için kendini sıkıp yükseklikten korkarak bacaklarını kendine doğru çekti. Nereye gitmişti o ani cesareti? Niye pişmandı? Sakinleştirici içtiği için kafasının içindeki o şeytani ses sustuğu için mi? Pusat, korkuyla titredi. Bu acılardan kurtulmak istiyordu ama ölmek falan istemiyordu. Sevdiğinin dudaklarını bir daha tatmak, film gecelerinde göğsüne sokulup uyumaya devam etmek istiyordu. Vazgeçecekti. Titreyen bacaklarıyla kenarda ayağa kalktı. Aşağısı başını döndürüyordu. Sadece aşağısı değil içtiği sakinleştiriciler de... Hıçkırdı. Gözünden bir damla yaş aşağı düştü. Sonra da kendisi...